| Bazı kişiler sözcükleri hafife alır ve hiç düşünmeden acımasızca kullanır. | Open Subtitles | بعض الناس لا يضعون الكلمات المناسبة. وقد يكون عرضاً صلباً معها |
| Bilinçaltına girmek için algısal yüklem ve anahtar sözcükleri kullandım. | Open Subtitles | لقد استخدمت المسندات الحسية و الكلمات الدلالية للدخول لعقله اللاواعى |
| Çoğu antik yazı, Rebus İlkesi'ni baz alır. Yani, sözcükleri temsil etmek için resim kullanmak. | TED | كمعظم الكتابات القديمة والتي استخدمت الرموز المحيطة أي استخدام الصور لتمثيل الكلمات |
| Bazı dillerde bu yapılmıyor, çünkü bazı dillerde tam sayı sözcükleri yok. | TED | حسناًن بعض اللغات لا تقوم بفعل ذلك، بعض اللغات ليس لديها كلمات دقيقة للأرقام. |
| Her zaman farklı dillerdeki kelimelerde yalancı eşdeğerlik ya da benzer sözcükleri bulmak her zaman ilgimi çekmiştir. | TED | لذا دائمًا أبحث عن المترادفات الزائفة أو الكلمات المتطابقة في لغتين |
| sözcükleri seçerler ve kullanırlar, ama aslında, gerçekler sözcükleri, sözcüklerin gerçeği değiştirdiğinden çok daha ciddi olarak değiştirirler. | TED | والسيطرة على الواقع، ولكن في الحقيقة، فإن الواقع يغيّر الكلمات بشكل أكبر مما تفعله الكلمات للواقع. |
| Zihninizde oluşan sözcükleri ve hisleri bir düşünün. | TED | ولاحظوا فقط ما هي نوع الكلمات والمشاعر التي تتبادرُ إلى ذهنكم. |
| İşleyiş biçimini açıklamak istiyorum, ama hangi sözcükleri kullanayım? | TED | وأودُ شرح كيف يعملُ ذلك، لكن ما هي الكلمات التي يمكنني إستخدامها؟ |
| Bazen sinirlenirim. Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı. | TED | أنا أغضب أحيانًا، واستغرق الأمر سنوات عديدة لأكون قادرة على التصريح بتلك الكلمات فقط. |
| Bu sözcükleri harfi harfine irdeledim. | TED | تعاملتُ مع هذه الكلمات بصورة حرفية للغاية. |
| Etrafındaki sözcükleri öğrenmek için tablo ve resimlere bakıyordum. | TED | أستخدمت المخططات والصور لأتعلم الكلمات القريبة منها. |
| Herşey söylendi oturmuş sözcükler anlamlarını değiştirmezler anlamların ait oldukları sözcükleri değiştirmediği gibi. | Open Subtitles | كل شيء قيل مسبقًا الكلمات المقدّمة لا تتغير معانيها وتعني كلماتها |
| sözcükleri çok zekice kullanıyorsun, ve bunda beni çok korkutan bir şeyler var. | Open Subtitles | تستخدم الكلمات ببراعة ولكن فيها أمر ما يخيفني |
| Homie, sana hislerimi anlatmaya çalıştım ama doğru sözcükleri bulamadım. | Open Subtitles | هومي، حاولت أن أخبرك بشعوري، لكن لا أستطيع أن أجد الكلمات الصحيح |
| Beyaz insan gök ve ağaçlar arasında serbestçe dolaşan ruhları duyarak eski sözcükleri asla anlayamayacak. | Open Subtitles | الرجل الأبيض لن . . يفهم الكلمات العتيقة الأرواح السمعية التي تتجول حرة بين السماء والأشجار |
| Her şeyin sonunda, canımızı en çok acıtacak olan, düşmanlarımızın sözcükleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır. | TED | وفي النهاية، ماسوف يؤلم أكثر ليست كلمات اعدائنا بل صمت أصدقائنا. |
| Hatta yeni sözcükleri bile öğreniyorlar, bu örnekte Amerikan İşaret Dili'ni. | TED | ويتعلمون حتى كلمات جديدة، في هذه الحالة لغة الإشارة الأمريكية. |
| Kimyasal sözcükler üretiyorlar ve bu sözcükleri tanıyorlar, ve yalnızca bütün hücreler uyum içinde hareket ettiğinde amacına ulaşan grup davranışları sergiliyorlar. | TED | عن طريق القاء كلمات كيميائية، بإستطاعتها فهمها وتقوم بتفعيل السلوك الجماعي وتنجح في هذا فقط عن طريق مشاركه كل الخلايا معا بانسجام |
| Şey, ben kitap ve gazetelerde, ama sadece basit sözcükleri.. | Open Subtitles | حسنآ، لست ضليعآ بالكتب والصحف ولكن العبارات الواضحه |
| sözcükleri tam olarak hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر كلماته بالضبط الآن |
| sözcükleri tekrar söylemenize gerek yok. | Open Subtitles | فلا توجد أية حاجة.. لتكرير الكلام الذي لامنهُ فائدة. |
| Bir silgi karatahtadan sözcükleri nasıl silerse hastalık da bütün belleğini aynı şekilde sildi. | Open Subtitles | مثل منفضة تَمْسحُ الكلماتَ عن سبورة المرض ببطئ أبادَ كُلّ ذكرياته. |
| sözcükleri tanıması gerek, dokunduğu, yediği herşeyin | Open Subtitles | تَحتاجُ لمعْرِفة الكلماتِ كُلّ شيء تلمسة هي تأكلة |