| Kımıldamamanı söylüyor. sırtındaki sülükleri temizleyecek. | Open Subtitles | أنها تقول لك أن تبقى ثابتاً فهى تريد أزالة العلق من على ظهرك |
| sırtındaki yaraları mümkün olduğunca havalandır. | Open Subtitles | حاولي أن تُعرِّضي تلك الإصابات الّتي على ظهرك للهواء قدر الإمكان. |
| sırtındaki ve başının iki yanındaki küçük, saydam yüzgeçleri dalgalandırarak kendini ilerletir. | Open Subtitles | يدفع نفسه بتموج الزعانف الشفافة الصغيرة جدا على ظهره وعلى جانبى رأسه |
| Oğlunuzda bir çok ezik var. sırtındaki göğüs omurlarından birisi kırılmış. | Open Subtitles | ابنك لديه اصابات متعددة, فقرات ظهره كسرت |
| sırtındaki yara izlerine benim bile bakmama izin vermedi. | Open Subtitles | لدرجة انني لم يكن مسموحا لي بان اري الندوب فى ظهرها |
| Onu buldum. sırtındaki noktalar kanat gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد عثرت عليها ، وهذه المناطق التي على ظهرها تبدو كالأجنحة |
| Bayan Sonia cinsel ilişkiye girmek istediyse Bay Raj'ın sırtındaki tırnak izlerini bir kedi mi yaptı yani? | Open Subtitles | أعترض سعادتك لو أن السيدة سونيا أرادت العلاقة هل القط هو الذى أحدث الجروح على ظهر السيد راج؟ |
| Biliyor musun asıl ilginç olan şey sırtındaki gül dövmesi gözükmüyor. | Open Subtitles | هل تعلمون حقيقة ماهو الشيء المثير للاهتمام في هذا الموضوع رغم ذلك لايمكنهم رؤية ذلك الوشم على شكل وردة المرسوم على ظهرك |
| Bana sırtındaki bıçağı göster. | Open Subtitles | أريني السكين فحسب في ظهرك ليسفيجرحغائر.. |
| Wraith'lerle savaşından kalma sırtındaki izler, hani şu izleme cihazından? | Open Subtitles | هذه الندوب على ظهرك من صراعاتك مع الريث أتعلم ، مع جهاز التتبع ؟ |
| Bana sırtındaki ağrıdan söz edince, ben de bazı röntgenler çekip hafif bir zedelenme, ya da bir disk kayması olup olmadığına bakacaktım. | Open Subtitles | عندما أخبرتني عن آلام ظهرك قلت أنني سوف أجري فحص بالأشعة السينية لأرى إن كان هناك مزق أو انزلاق غضروفي |
| sırtındaki tekmele beni yazısıyla olmaz tabi. | Open Subtitles | ليس وعبارة إركلني ما زالت معلقة على ظهرك |
| Endişelenme, sırtındaki o şey sadece bir kuru üzümdü. | Open Subtitles | ولا تقلقي ذلك الشئ على ظهرك ليس الا زبيب |
| sırtındaki ve başındaki 3. derece yanıklar yüzünden nefes alamıyormuş. | Open Subtitles | الفشل التنفسي. صنف ثلاثة حروق على ظهره وفروة رأسه. |
| Ona, sırtındaki kadar kılın kafasında çıkmış olsaydı, saç dolu bir kafası olacağını söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | اوآصل القول له ان انمى شعراً في راسه. مثل مآ ينميه في ظهره. لكآن له رأس ملئ بالشعر |
| sırtındaki kurşunun çıktığı noktada bulunan barut izleri silahın kalbin üstünde tutulduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | أثار بقايا الرماد و الجرح الخارجي على ظهره يدل على أن السلاح حمل بشكل مباشر إلى القلب |
| Timsah semenderi ismini sırtındaki yumrulardan alır. | Open Subtitles | التمساح ينال اسمه من المضخات على طول ظهره. |
| En son ne zaman yabancı bir kadın önünüzde soyundu ve sırtındaki kocaman mor bir lekeyi gösterip "O şey ne öyle?" diye sordu? | Open Subtitles | متى كانت آخر مرة رأيت فيها شخص غريب عنك تماماً, يقف عارياً أمامك ويشير إلى لطخة بنفسجية على ظهره ويسألك |
| sırtındaki yara izlerinin bazıları eski bazılarıda yeni. | Open Subtitles | بعض الندب على ظهرها قديمة منذ عام و بعضها حديثة |
| sırtındaki dövme var, değil mi? | Open Subtitles | الوشم الذى تضعه موجود بأسفل ظهرها ، حسناً؟ |
| Onu buldum. sırtındaki noktalar kanat gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد عثرت عليها ، وهذه المناطق التي على ظهرها تبدو كالأجنحة |
| At sırtındaki bir adam için, orak çok kullanışlı bir alet, idare etmesi kolay. | Open Subtitles | لرجل على ظهر الحصان النصل المنحني أنه جيد أسهل في الحمل |
| Bunlar kocanın sırtındaki kurşun çıkış yaraları. | Open Subtitles | هذه جروحَ خروجِ مِنْ ظهرِ الزوجَ. |