| Başkanım, ...Sato Hiroshi İmparatorluğa herkesten daha çok sadıktır. | Open Subtitles | الرئيس ساتو هيروشي مخلص للأمبراطور أكثر من أي شخص آخر |
| Nick sadıktır ve uzun yıllardır bizimle. | Open Subtitles | نيك مخلص ،وقد كان معنا منذ وقت طويل جداً |
| Patane çok utangaç bir adam, ve Rosalia'da usandırıcı derecede sadıktır. | Open Subtitles | باتاني كان رجل خجول جداً وكانت روزاليا مخلصة لي بشكل مثير للإشمئزاز |
| Oradaki güçlerin komutanını ben seçmiştim. Bana sadıktır. | Open Subtitles | لقد اخترت قادة هذه المركبات بنفسي ويجب أن يكونوا مخلصين لي |
| Çalıştığım insanlar sonuna dek sadıktır. | Open Subtitles | الناس الذين أشتغل معهم مخلصون إلى النهاية. |
| Sınıra varmadan önce dağıtacaktır. O, Roma'ya sadıktır | Open Subtitles | سيحلّ الجيش قبل أن يصل الحدود، إنه موالي لـ(روما). |
| Bir erkek olanakları ölçüsünde sadıktır. | Open Subtitles | الرجل عادةً مخلص بحسب عدد خياراته |
| Girdi tabii. O adam bir Saint Bernard kadar sadıktır. | Open Subtitles | بالتأكيد إنه مخلص مثل كلب "ساينت برنارد" |
| Elbette, ordu daima sadıktır. | Open Subtitles | بالطبع. الجيش سيظل مخلص دائما |
| Kardeşimi tanırım. Hermés'e sadıktır. | Open Subtitles | اعرف أخي مخلص لهيرمس |
| Ya vermezse? Muhtemelen o adama sadıktır. | Open Subtitles | وماذا إذا لم تفعل ، ربما تكون مخلصة لهذا الشخص |
| Ya vermezse? Muhtemelen o adama sadıktır. | Open Subtitles | وماذا إذا لم تفعل ، ربما تكون مخلصة لهذا الشخص |
| Ona tamamen sadıktır. Sadece ona. | Open Subtitles | إنها مخلصة له كلياً و لا أحد آخر |
| İnsanlar, imkânsızlık mümkün olana kadar sadıktır. | Open Subtitles | الناس الناس مخلصين حتى يعثروا على فرصة أن كي لا يكونوا كذلك |
| Bu adamlar yöneticilerine karşı çok sadıktır. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين أنهم مخلصين لإدارتهم العليا |
| Çalıştığım insanlar sonuna dek sadıktır. Siz de aynı şeyi söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | الناس الذين أشتغل معهم مخلصون إلى النهاية. |
| Bir insan ya sadıktır, ya da değildir. | Open Subtitles | الرجل أنا يكون موالي أو خائن. |
| Sen benim adamlarım hakkında endişelenme. - Onlar bana sadıktır. | Open Subtitles | لا تقلق بشأن رجالي، إنهم أوفياء لي. |
| Merhaba Bak Lynette belki kuaförüne sadıktır | Open Subtitles | اسمع قد تكن لينيت وفية لمصفف شعرها |
| Adalet Bakanlığı öncelikle Birleşik Devletlere sadıktır. | Open Subtitles | ولاء وزارة العدل الأوّل يخدم مصالح الولايات المتّحدة |
| Dai Li size sadıktır Long Feng, efendim. | Open Subtitles | لكن الـ( داي لي ) مُخلصين لك ( يا سيدي ( لونج فانج |
| Çok iyi bir temsilci olmayabilir ama çok zeki ve sadıktır ve insanları benim asla tanıyamayacağım kadar iyi tanır. | Open Subtitles | ربّما لن يمثّلك جيدًا لكنّه ذكي ومخلص وهو أفضل منّي في معرفة الناس |
| Arkadaşlarım çok sadıktır. | Open Subtitles | أصدقائي وفيون جداً |
| Roman'ın kurtları Roman'a sadıktır. | Open Subtitles | الذئاب الرومانيه ولائهم فقط إلى الروماني |