| Pahalı mücevherleri alacak, sahtesiyle takas edip, parasını alacak. | Open Subtitles | مجوهرات غالية، وهي ستقوم ببيعها واستبدالها بآخرى مزيفة |
| Yani altına girip belleği çıkarmalı ve sahtesiyle değiştirmeliyiz. | Open Subtitles | لذا يجب علينا التسلل من الأسفل و إخراجها و استبدالها برقاقة مزيفة |
| Orijinal tabloyu sahtesiyle değiştirdi. | Open Subtitles | لقد استبدل اللوحة الحقيقية بأخرى مزيفة |
| Plakayı sahtesiyle değiştir. | Open Subtitles | أصلحها باللوحات المزورة الحقيقية. |
| Federalist Yazılar'ın sahtesiyle olanları tekrarlayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا تكرار ما حدث مع نسخة "ذا فيديراليست بايبرز" المزورة. |
| sahtesiyle değiştir, oldu demektir. | Open Subtitles | إستبدله بالنسخة المطابقة وتكون أنت بخير |
| Bence birisi bunu sahtesiyle değiştirdi. | Open Subtitles | اظن احدهم قد استبدلها باخرى مزيفة |
| Sanırım orjinal mücevherlerden biri kaybolmuş, ve sahtesiyle yer değiştirilmiş... bundan neden Juliene bahsetmiyorsun? | Open Subtitles | ربما واحدة من الأحجار الكريمة فُقدت وبدلتَ مع واحدة مزيفة. لماذا لم تريها الى (جوليان) ؟ |
| Jack ve Eva parçayı sahtesiyle değiştirecekler. | Open Subtitles | سوف يقوم (جاك) و (ايفا ) باستبدال القطعة الاصلية باخرى مزيفة |
| Evet. ya da sahtesiyle değiştirirdin. | Open Subtitles | أجل أو تبدلينها بأخرى مزيفة |
| - sahtesiyle kimseyi kandıramazsın. | Open Subtitles | -لن تخدعي أحداً بواحدةٍ مزيفة |
| Birkaç saat harcayarak sahtesiyle Margaret Bray'den aldıklarımızı karşılaştırdım. | Open Subtitles | لقد قضيت عدة ساعات وأنا أقارن الصور للخريطة المزورة بالصور التي أعطتنا إياها (مارغريت بري) |
| Sen planını başlattın, McCreary saatimi çaldı ve sahtesiyle değiştirdi. | Open Subtitles | أنت شرعت في خطتك ,مكريري) سرق ساعتي) وبدلها بتلك النسخة المطابقة |
| Sen planını başlattın, McCreary saatimi çaldı ve sahtesiyle değiştirdi. | Open Subtitles | أنت شرعت في خطتك ,مكريري) سرق ساعتي) وبدلها بتلك النسخة المطابقة |