| Konu, çok basit bir göstergeyi saklayarak sadece buradaki ülkelerle sınırlandırılmış değil. | TED | وهذا لا يقتصر بالتحديد على هذه الدول فقط هنا ، فى إخفاء حقيقة بسيطة توصلنا إليها |
| Anne ve babasını benim öldürdüğümü ondan saklayarak mı? | Open Subtitles | و إخفاء عنه حقيقة إني قتلت والده و والدته و أخته الصغيرة؟ |
| "cep telefonunu saklayarak kahramanca bir... "girişimde bulunduysa da sonunda kahrolası kafasına kurşunu yedi." | Open Subtitles | بمحاولة إخفاء هاتفه الخليوي و لكن توضح فيما بعد أنه سيتلقى رصاصة في رأسه |
| Sanırım tüm bu üstadların bildiği şey, kaynağı saklayarak gizem hissi yaratıyorsunuz. | TED | أعتقد أن هؤلاء أدركوا أنهم بإخفاء مصدر الصوت، يخلقون جوًّا من الغموض. |
| Başsavcı, onun sistematik bir şekilde kanıtları saklayarak mahkûmiyet aldırdığı hakkındaki iddiaları araştırıyor. | Open Subtitles | النائب العام يحقق في مزاعم أنه يقوم بإخفاء أدلة بإنتظام للحصول على الإدانة |
| - Dr. Hodgins bir şüpheliyle ilişkisini saklayarak davayı tehlikeye attı. | Open Subtitles | د.هودجينز عرض القضية للخطر بإخفائه علاقته مع مشته به أنا أساند د.سارويان بأنني أستحق الطرد |
| Ve onların isimlerini saklayarak adaleti engelliyorsunuz. | Open Subtitles | عن طريق حجب اسمهم، فإنّك تُعرقل سير العدالة. |
| Durumumu ortağımdan kasıtlı olarak saklayarak şirketimi ve davamızı riske sokacak bir çıkar çatışmasına sebep oldum. | Open Subtitles | وبعنادي باخفاء الأمر عنها تسبّبتُ بتعارض بالمصالح والّذي وضع شركتنا والقضّية برمّتها تحت الخطر |
| Dean Cooper şirketinden saklayarak çok büyük miktarda ödemeler yapıyormuş. | Open Subtitles | دين كوبر تبذل المدفوعات خارج الدفاتر كبيرة وإخفائها من شركته. |
| İyi sabretmişsin bunu benden saklayarak. | Open Subtitles | لقد استمرَّيتَ لوقت طويل في إخفاء ذلك عنّي |
| Küçük aletlere şifre saklayarak ünlü oldu. | Open Subtitles | لديه سمعة حسنة في قدرته على إخفاء الشيفرات في أدوات عادية |
| Bu fırsatı değerlendirmezsem, hayatımı kim olduğumu saklayarak geçireceğim. | Open Subtitles | اذا لم آخذ هذه الفرصة فسأقضي حياتي أحاول إخفاء من أنا من حقيقة الكل يخبرني |
| Kablosuz minik mikrofonlar saklayarak... geceyi gizlice dinlemeyi denediler. | Open Subtitles | من خلال إخفاء ميكروفونات صغيرة حول حوض الماء تمنى أفراد الطاقم التنصت على النشاط الليلي |
| Son bir yılı sevgilinin çifte hayatını saklayarak geçirdim. | Open Subtitles | لقد قضيت سنتين متتاليتين أحاول إخفاء حياة صديقكِ المزدوجة |
| Müşterilerinin sırlarını saklayarak para kazanıyor. Sadece o sırları açığa çıkarmamız gerek. | Open Subtitles | هي تقتات على إخفاء أسرار عملائها ليس علينا سوى فضحهم |
| Bunu senden ve Jasper'dan saklayarak kendime gizlice mesaj yolladım. | Open Subtitles | و بإخفاء هذا عنك وعن جاسبر تمكنت من إرسال رسائل لنفسي |
| Kim olduğumuzu saklayarak 5000 yıl hayatta kaldık. | Open Subtitles | لقد بقيينا على قيد الحياة لمدة 5000 سنة بإخفاء من نكون. |
| Kendi arabasına saklayarak mı? | Open Subtitles | بإخفائه في سيارتها ؟ |
| Dediğin gibi olsa bile, mahkemeden bilgi saklayarak | Open Subtitles | حتى مع قولك بأنه حجب معلومات في محاكمتك |
| Riley'le ilişkime ondan bazı şeyleri saklayarak başlamamı yanlış buluyor musun? | Open Subtitles | هل تظن انه من السيء ان ابدأ علاقتي مع (رايلي) باخفاء امور عنها؟ |
| Dean Cooper şirketinden saklayarak çok büyük miktarda ödemeler yapıyormuş. | Open Subtitles | وكان عميد كوبر تسديد الدفعات خارج الدفاتر كبيرة وإخفائها من شركته. |
| Bu gibi durumlarda ki bazı özel detayları kamuoyundan saklayarak... seri itirafçıları, seri katillerden ayırırız. | Open Subtitles | في قضية كهذه , هناك تفاصيل معينة نحجبها عن العامة لفَصْل المعترفين المتسلسلين عن القتلة المتسلسلين |