| Konserde salağın biri beni Eve'nin annesi olabilecek kadar yaşlı olduğumu söyledi. | Open Subtitles | أثناء العرض بعض الأغبياء قد ظنوا أنني كبيرة كفاية لأكون أم إيف |
| Eger açıga alınmış olsam siz iki salağın başında olur muydum? | Open Subtitles | هل سأجلس هنا معكم أيها الأغبياء لو كنت موقوفًا عن العمل؟ |
| Sorunu bulduk, efendim. salağın teki bunu reaktör çekirdeğine atmış. | Open Subtitles | سيدي ، لقد وجدنا المشكلة أحد الأغبياء وضع هذه في قلب المفاعل |
| salağın biri vericinin üzerine kola dökmüş. | Open Subtitles | يبدو أن شخصاً أبله قد سكب الكولا على جهاز الإرسال. |
| Bulaştım ve şişko salağın tekiyim. Senin bahanen ne, tavuk? | Open Subtitles | بكل تأكيد، وأنا سمين أبله ما عُذركَ، أيها الجبان؟ |
| Bu Cavanagh'a ödül olarak yeter de artar. Piç herif, bütün sabah 2 tane salağın menziline girmesini beklemiş. | Open Subtitles | هذا الوغد يجلس ينتظرنا لنصطف أمام عينيه مثل البلهاء |
| salağın teki bu güzel kızla çıkmam için bana para verdi. | Open Subtitles | بعض الأغبياء دفعوا لي لكي أخرج مع هذه الفتاة العظيمة |
| salağın teki onlara çarptı ve onlar da bize çarptılar. | Open Subtitles | بعض الأغبياء إصطدموا بهم وبعد ذلك إصطدموا بنا |
| Okyanusun 160 km ötesinden buraya bir şambrel üzerinde gelebileceğine hangi salağın aklı keser, anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أيّ نوع من الأغبياء يظنّ أنّ مغطساً داخليّاً سيوصله إلى أكثر من 90 ميلاً داخل المحيط |
| Gelirken yolda salağın biri arabama çarptı. | Open Subtitles | ارتطم أحد الأغبياء بسيارتي أثناء قدومي إلى هنا |
| Gelirken yolda salağın biri arabama çarptı. | Open Subtitles | ارتطم أحد الأغبياء بسيارتي أثناء قدومي إلى هنا |
| Bir grup salağın onu yüzme bilmediği hâlde havuza atması ona birilerini öldürme hakkını vermiyor. | Open Subtitles | ليس معنى أن مججموعة من الأغبياء سحبوه لحوض سباحة حين كان لا يمكنه العوم لا يعني أن له الحق في قتلهم واحد تلو الأخر |
| salağın birine çantayı kaptırıyorsun ve bu benim mi hatam oluyor? | Open Subtitles | تركت أبله ما يأخذ الحقيبة ويكون هذا خطئي؟ |
| Ben gerçekten de salağın tekiyim. | Open Subtitles | أنا فعلا أبله بدون شك |
| Bu bölgedeki her salağın bir Bellini'si vardır. | Open Subtitles | - كل أبله في هذا الإسكان لديه ما ينهبه |
| Bir salağın nimetini almak için... | Open Subtitles | ..لأتلقى بركةشخص أبله. |
| salağın teki arabanın önünde duruyor. | Open Subtitles | هناك أبله يقف أمام السيارة |
| - Brian Meg'in yerine SAT sınavına girdi. Gel gör ki salağın tekiymiş. | Open Subtitles | قدم (برايان) الإختبارات عن (ميغ) وإتضح أنه أبله |
| Ama soruşturmanın kilit ismi öldürülürken iki tane salağın dışarıdan oturmasından daha kötü olamaz. | Open Subtitles | إنما لا أسوأ من أن يتم قتل شخص مهم في القضية بأسرها، بينما كنتما تجلسان بالخارج مثل البلهاء. |
| Şu maymundan bozma salağın hakkından gelirim ben. | Open Subtitles | سأهتم بشأن هذه الغوريلا البلهاء |
| salağın biri neredeyse beni yoldan atıyordu. | Open Subtitles | أحد البلهاء كاد يحرفني عن الطريق |