| Sadece birbirlerine saldırmalarını sağlayan algılayıcıları var, misafirlere asla saldırmazlar. | Open Subtitles | لديها حاسة أن تهاجم بعضها فقط ولا تؤذي البشر إطلاقاً |
| Ayılar bi iki kişi gezen topluluğa genelde saldırmazlar. | Open Subtitles | الدببة لا تهاجم عادة أكثر من واحد أو اثنين من الناس في وقت واحد. |
| Evet ve çağırılan yaratıklar rastgele saldırmazlar. | Open Subtitles | أجل، وإن المخلوقات المستحضرة لا تهاجم عشوائيًّا. |
| Çoğalana dek saldırmazlar. Ama kokumuzu aldılar, geliyorlar. | Open Subtitles | لن يهاجموا حتى يوجد ما يكفي منهم لكنهم يعرفون رائحتنا الآن، إنهم قادمون |
| Umarım Los Angeles'a saldırmazlar. | Open Subtitles | آمل بأن لا يهاجموا لوس أنجلوس |
| Şaşırtıcı bir şekilde, yırtıcılar asla birbirlerine saldırmazlar. | Open Subtitles | بشكل مثير للدهشة، الحيوانات المفترسة لم تهاجم بعضها البعض ابداً. |
| Ayılar insanlara su altında saldırmazlar. | Open Subtitles | الدببة لا تهاجم الناس تحت الماء. |
| Ama onlar çağırılmadan saldırmazlar. | Open Subtitles | و لكنّها لا تهاجم إنْ لمْ يستحضرها احدٌ |