| Ama gitmezse mezarına bayrak sarıp postalıyorlar. | Open Subtitles | او العلم الامريكي يغطي كفنه اذا لم يفعل |
| Ama gitmezse mezarına bayrak sarıp postalıyorlar. | Open Subtitles | او العلم الامريكي يغطي كفنه اذا لم يفعل |
| Babam onu havluya sarıp dondurucuya koydu. | Open Subtitles | لذلك قام أبي بلف الطفل في بعض المناشف ووضعه في الفريزر |
| 15 milyon dolarlık ARGE yatırımını sarıp içmiyoruz. | Open Subtitles | لا نقوم بلف مايكلف 15 مليون دولار من البحث والتطوير ونقوم بتدخينه |
| Ayak parmağını sarıp özel ayakkabısını giydirir misin? | Open Subtitles | ماليك , هل بأمكانك لف الأصبع ووضعه في جبيرة ؟ |
| Sadece kağıdı sarıp üstüne "Ross çikolatası" yazmışsın. | Open Subtitles | هذه ورقة جميلة التي استعملتها في لف الحلوى |
| Posta kutusunun önünde bekleyeceğiz ve dışarı çıktığında da... onu halıya sarıp köprüden aşağı atarız! | Open Subtitles | ننتظر عند صندوق بيرده ، وعندما يأتي للخارج نلفّه بسجادة ونرميه من فوق جسر |
| Hep bebeklerimizi sonsuza dek içimizde saklayamayacağımızı, battaniyelere sarıp koruyamayacağımızı düşündüm. | Open Subtitles | انا دائما ماكنت اظن انه لايمكنك الاحتفاظ به في الداخل ملفوفاً في بطانيته مثل الاطفال الصغار |
| Ya da B, onu bir battaniyeye sarıp yolun karşısındaki veterinere götürmek. | Open Subtitles | أو ب، التفاف عليه في بطانية وحمله إلى مكتب الطبيب البيطري عبر الشارع؟ |
| Tek yapmamız gereken teybi geriye sarıp, hafızanla oynamak. | Open Subtitles | نحن نريد فقط أن نعيد تشغيل الشريط و ننعش ذاكرتك. |
| Beni ipeğe sarıp müzayede alanında sergile istiyorsan. | Open Subtitles | لم لا تقومي بلفي في قطعه حرير وتعرضينني للبيع في مزاد علني؟ |
| Yeniden giydir, şerpayla sarıp sarmala. | Open Subtitles | لبسني،وغطني من الرأس إلى القدمين بشيربا (الشيربا: زي رسمي يغطي معظم مناطق الجسم) |
| Ve hayatın baharı senin varlığını sarıp sarmalıyor. | Open Subtitles | وربيع الحياة، إنه... يغطي كيانك الذاتي. |
| Otları sarıp, direk kafayı mı bulacağız? | Open Subtitles | هل سنقوم بلف الحشيش في سيكارة ونحشش؟ |
| Aradım, bilirsin, Dallas hemen cevap bekliyor ama ben kendisini alüminyum folyoyla sarıp ve uzaylılarla falan konuşuyor olmasından korkuyorum. | Open Subtitles | لقد فعلت ، أتعلم دالاس تُريد إجابة الآن لكنى خائف من أنه قد قام بلف نفسه فى شرائح من القصدير ويتحدث إلى الفضائيين أو شئ من هذا الهراء |
| O adam kendini lateks mumya gibi sarıp sarmalasa da bir işe yaramaz. Ama... | Open Subtitles | لا أكترث إذا الشخص لف نفسه مثل المومياء المطاطية. |
| Şüpheli cesedi sarıp ağırlık bağlamak için çok uğraşmış. | Open Subtitles | لف وربط الجثة بأثقال بالعادة الغاز الناتج عن التشريح |
| Ayrıca Daniel ile birlikte hareket etmiyorsa tek başına Jessica'yı sarıp, taşıyıp, okyanusa atamaz. | Open Subtitles | بالأضافة . أذا لم تكن تعمل مع دانيل لن تكون قادرة لوحدها على لف جثة جيسيكا بنفسها |
| Sonra da onu halıya sarıp köprüden aşağı atarız! | Open Subtitles | ثم نلفّه بسجادة ونرميه من فوق جسر |
| Annenin sarıp sedir dolabına koyduğun yeşil boncuklu üstünü aldım. | Open Subtitles | الذي كان لأمك، الذي احتفظت به ملفوفاً في ورق رقيق في خزانة خشب الأرز خاصتك. |
| Annenin sarıp sedir dolabına koyduğun yeşil boncuklu üstünü aldım. | Open Subtitles | الذي كان لأمك، الذي احتفظت به ملفوفاً في ورق رقيق في خزانة خشب الأرز خاصتك. |
| Ona tel zımba alalım, kahverengi kağıda sarıp köpek pisliği sürelim! | Open Subtitles | ربما ينبغي لنا أن مجرد شراء لها دباسة... التفاف عليه في الورق البني، ومجرد تشويه بعض براز الكلب على ذلك. اعتقد انها وأبوس]؛ د تكون مريحة مع ذلك؟ |
| sarıp yapıştıracak birini istedin. | Open Subtitles | حسناً , لقد أردتِ شخص بصفات الشريط و الغراء |
| Beni çarşafa sarıp bagaja koydular. | Open Subtitles | لذا قاموا بلفي بغطاء (ووضعوني في شاحنة (رايان |