"savaşıyor" - Traduction Turc en Arabe

• يقاتل
• تقاتل
• يحارب
• تحارب
• يقاتلون
• يحاربون
• يكافح
• نقاتل
• يصارع
• يقاوم
• يتقاتلون
• تكافح
• يُحارب
• يقاتلهم
• تصارع

Hector ülkesi için savaşıyor! Achilles sadece kendisi için savaşır!
ان هيكتور يقاتل من اجل بلاده اما اكيليس فيقاتل لنفسه

Kardeşi yaptı. Şimdi burada, hayatı için savaşıyor, başkasının hatasının bedelini ödüyor.
, هو هنا الآن يقاتل من أجل حياته يدفع ثمن أخطاء غيره

Bugün, teyzem cesurca savaşıyor, ve bu süreçten çok pozitif bir tutumla geçiyor.
اليوم، عمتي، تقاتل بشجاعة وتتقدم في علاجها بروح إيجابية.

Yalnızca doğru olan bu olduğu için değil, çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor.
ليس لأنه مجرد الشيء الصحيح لفعله لكن بسبب التكامل يحارب الكراهية باتنظام

Bir tür manyetik fırtına bu gezegenin uydularının çekim kuvvetiyle savaşıyor.
نوع من انواع العواصف المغناطيسية تحارب الجاذبية على قمر هذا الكوكب

Onlar daha iyi olmak için savaşıyor siz de burada durup boş yere bir kanepe ve birkaç koltuk için tartışıyorsunuz.
أنهم يقاتلون لأجل أيام أفضل وأنت هنا تجادل على أريكة وبضع كراسي

İnsanlar savaşıyor, seninse çiftliğinde keyfin yerinde.
، البشر يحاربون . وانتم تجلسون هنا مرتاحين

Parlayan zırhının içindeki genç kral yaşlı asiye karşı başkenti savunmak için savaşıyor.
الملك الفتي في درعه اللامع يقاتل للدفاع عن العاصمة ضد الثوار العجائز الضعفاء.

Gücünü geri kazanmış ve cepheye dönmüş; hâlen Afganistan'da savaşıyor.
لقد تعافي الآن وعاد إلى ساحة القتال ولا يزال يقاتل في أفغانستان.

Zeus da Olimpus Dağı'nın kontrolünü eline geçirmek için savaşıyor.
زيوس يقاتل كرونوس من أجل السيطرة على جبل أوليمبوس.

Devrim, vatanımızın kayıtsız şartsız ulusal bağımsızlığı için savaşıyor.
ان الثورة تقاتل من أجل استقلال كامل و قطعي لوطننا الأم

Devrim, insanlar herkesin eğitim olsun diye savaşıyor,
ان الثورة تقاتل من أجل أن يمتلك الناس أراضيهم التي يعلمون بها

Kolonideki bütün avcıların milis güçlerine katıldığını sanıyordum ki bu güçler kuzeyde Fransızlarla savaşıyor.
ظننت أن كل مرشدينا من المستوطنين منضمين إلى الميليشيا الميليشيا تقاتل الفرنسيين شمالاً

Bir tavşan, bir kilise orgunu çalmaya kalkışırken, bir şövalye, dev bir salyangozla savaşıyor ve çıplak bir adam, kalçasıyla bir trompet çalıyor.
يحاول أرنب لعب دور أحد أعضاء الكنيسة، في الوقت نفسه، يحارب الفارس حلزوناً عملاقاً ورجل عاري ينفخ بوقاً بمؤخرته.

Kıçını kaldırmadan savaşıyor.
ولينجتون يشن حربا بإسلوب جديد انه يحارب وهو جالس دون حركة

Araf'ta işkence görmüş her ruh Günlerin Sonu için savaşıyor.
كل روح معذبة في المطهر، تحارب من أجل نهاية الأيام

Beş aydır, iki milyon askerimiz durmadan savaşıyor.
,لخمسة أشهر الآن مليونان من رجالنا يقاتلون بدون توقّف

Kocanız hapiste, işleri kaosta... insanlar artıklar için savaşıyor.
زوجك في السجن عمله في الفوضى الناس مختلفون يحاربون على النفايات

O sevdikleri için savaşıyor ve o korkak birisi değil.
إنه يكافح من أجل ما يحبه و هو ليس جباناً

Bu ülkeler, bütün âlemi kontrol etmek için hiç durmadan savaşıyor.
نقاتل في حرب لا نهاية لها من أجل السيطرة على العالم

İçimdeki karanlık yaşadığım her saniye içimdeki ışıkla savaşıyor.
الظلام بداخلي يصارع النور في كل لحظة أعيشها

Oğlum güçlüdür. Bahsettiğiniz beyin yıkama ile savaşıyor.
ان ابنى قوى انه يقاوم غسيل المخ الذى تقول عليه

İkisi de sonuna kadar savaşıyor ve sadece iyi olan kazanıyor.
شيء عظيم الجمال رجلان يتقاتلون حتى النهاية لكن رجل واحد ينتصر لانة الأفضل

Hayatı için savaşıyor ve bu daha az çekici ama çok, çok güçIü tarafların ortaya çıktığı andır.
سوف تكافح من أجل حياتها ومن ثم سيقوم جانبها القوي جداً باخروج من داخلها

Dünya şimdi sistemimizi, yaşam tarzımızı korumak için savaşıyor.
العالم يُحارب الان لكى يحمى نظامنا ، طريقتنا فى الحياة

Kaptan onlarla savaşıyor.
إن القبطان يقاتلهم

Beni dinlemiş olsaydın, Lex ihtiyacı olan yardımı çoktan alıyor ve Bayan Lang burada hayatı için savaşıyor olmazdı.
إذا أستمعت إلى كلامي ليكس الآن سوف يكون يأخذ الرعاية التي يحتاجها و السيدة لانغ لن تكون هنا تصارع من أجل حياتها