| Bu senin hatan. Saçlarımı kestiğimde daha genç görüneceğimi sen söyledin. | Open Subtitles | كل هذا بسببك أنت قلت أنني أبدو أصغر لو قصصت شعري |
| Evet, bilmiyorsun. Yani, sen söyledin bana. | Open Subtitles | .حسنا، انت كذلك ..أقصد، أنت قلت لي فيما سبق |
| Burada olman gerektiğini söyledin. sen söyledin bunu | Open Subtitles | قلت بأنّك قصدت أن تكون هنا بهذا المكان، أنت قلت ذلك |
| Daha iyi hissetmemi istedin. Bunu sen söyledin. | Open Subtitles | لقد كنتَ تريدني أن أشعر بتحسن أنت أخبرتني بهذا |
| Gerçek bir mal satımına girmek istediğini sen söyledin | Open Subtitles | انت قلت انك تريدين ان تبقى على صلة بسوق العقارات |
| Hayır sen söyledin, o değindi. Değinmek söylemek değildir. | Open Subtitles | لا، أنت قلتها هو أشار فحسب، الأمر يختلف |
| Bazı kızlar bu şekilde davranılmasından hoşlanıyor. Bunu sen söyledin. | Open Subtitles | لن تسمح لفتاة أن تعاملك هكذا أنت قلت هذا؟ |
| sen söyledin, bende katıldım. | Open Subtitles | حسناً، أنت قلت هذا، أنا وافقتك الرأي فحسب. |
| Üç yıl Portekiz'de kaldığını bana sen söyledin. Bu zaman zarfında kaç cinayet işlenmiş olabilir? | Open Subtitles | أنت قلت إنه أقام ثلاث سنوات في البرتغال كم عدد الجرائم التي أرتكبت في ذلك الوقت ؟ |
| sen söyledin, böyle bir adres artık yok. | Open Subtitles | أنت قلت ذلك لا أحد يسكن في ذلك العنوان |
| Bu kısmın senin için çok önemli olduğunu sen söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت أن هذا الدور حياتي بالنسبة لك |
| Eskiden burada balık tuttuğunu sen söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت أنك اعتدت صيد السمك هنا. |
| - Kenarda köşede paran olduğunu sen söyledin. | Open Subtitles | - لديك بعض الأموال المدخرة , أنت أخبرتني بذلك |
| Sam Poteet denen adamın bir suçlamada... bulunmadığını sen söyledin, yani, O'nu nezarette tutacak elimizde bir şey yoktu. | Open Subtitles | و انت قلت بأن هذا الرجل سام بوتيت لم يقم بأتهامه بشئ لذا ليس لدينا شئ لأعتقاله |
| sen söyledin, ben değil. | Open Subtitles | حسناً، أنت قلتها وليس أنا. |
| Şimdi sen söyledin.Kurbanların isimleri nedir ? | Open Subtitles | أنت فعلت لتوك هل حصلت على أسماء الضحايا لى؟ |
| Ayrıca, büyükbabasının da böyle dediğini sen söyledin. | Open Subtitles | بالأضافة , انت اخبرتني ان جدها اخبرك انها لن تبقي |
| Envanterimin iyi durumda, mallarımın yerli yerinde olduğunu sen söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت بنفسك بأن لدي مخزون ثابت، وكافة بضاعتي وضعت جانبا. |
| Ama sen söyledin, veri tabanı yapmalıymışız. | Open Subtitles | انظر, لقد قلتها بنفسك علينا أن ننشئ قاعدة |
| Sen amigo olmak bile istemiyorsun. Salak olduklarını sen söyledin. | Open Subtitles | و أنتي لم ترغبي حتى بأن تصبحي مشجعة لقد قلتي بأنهم جميعهم فارغي الرؤوس |
| - sen söyledin. Kahve istedin. | Open Subtitles | نعم انه انت لقد قلت انك تريد القليل منها |
| Daha güçlü, daha iyi dostlar gerektiğini sen söyledin. | Open Subtitles | قلت بنفسك أننا بحاجة إلى حلفاء أقوياء وأفضل |
| Biz arkadaşız çünkü sen benim sevgilimle sevişemezsin.Bunu sen söyledin! | Open Subtitles | نحن صديقتان لأنّكِ لا تعاشرين أخلاّئي, أنتِ قلت هذا بنفسكِ! |
| Bir polis olduğunu sen söyledin, ailemin namı benim karşı tarafta olduğumu gösteriyor. | Open Subtitles | أنتِ قلتِ ذلك، أنت شرطيّة، وفي عالمي اسم عائلتي يضعني على الجانب الخطأ\. |
| Yatmamı sen söyledin. | Open Subtitles | أنت اخبرتنى أن افعل |
| Onu düşünmemi sen söyledin! Ne yapmamı bekliyorsun? | Open Subtitles | أنت من قال فكّر بها ماذا تتوقّعين مني أن أفعل؟ |