| Benim başka kıyafetlerim var ve senin yok. Şansına küs. | Open Subtitles | هذا جنون ، علي أن ابدل لأن لدي ملابس وأنت لا ، اصمت |
| * Sana kavalyeni getirdim çünkü, senin yok, küçük Liza Jane * | Open Subtitles | ♪ لديّ عشيقٌ وأنت لا لك ولا عليك يا ليزا جين الصغيرة ♪ |
| * Sana kavalyeni getirdim çünkü, senin yok, küçük Liza Jane * | Open Subtitles | ♪ لديّ عشيقٌ وأنت لا لك ولا عليك يا ليزا جين الصغيرة ♪ |
| Onların gerekli imkânları var senin yok. | Open Subtitles | لديهم مصادر ليست لديك |
| Benim bağışıklığım var, senin yok. | Open Subtitles | لدىّ المناعة ليست لديك |
| Aslolan şu ki, Leonard'ın bir tane var, senin yok. | Open Subtitles | المهم أن لينورد لديه واحدة, أما أنت فلا |
| * Sana kavalyeni getirdim çünkü, senin yok, küçük Liza Jane * | Open Subtitles | ♪ لديّ عشيقٌ وأنت لا لك ولا عليك يا ليزا جين الصغيرة ♪ |
| * Sana kavalyeni getirdim çünkü, senin yok, küçük Liza Jane * | Open Subtitles | ♪ لديّ عشيقٌ وأنت لا لك ولا عليك يا ليزا جين الصغيرة ♪ |
| - Seninle paylaştığım için üzgünüm benim işim var, senin yok diye beni dinlemek istemeyeceğini düşünemedim. | Open Subtitles | حسنًا , أبي , أنا آسف على إخبارك كيف أشعر لم أكن أعلم أن لأني أعمل وأنت لا تعمل فإنك لن تستمع لي |
| Ama onun için bir sözümüz var. Onun ailesi var, senin yok. | Open Subtitles | لكننا نتكرث لأمرها، هي من أسرتنا، وأنت لا. |
| Kıskanıyorsun, çünkü sonunda bir ailem oldu ama senin yok! | Open Subtitles | أنتي غيورة لأنني أخيرا لي عائلة وأنت لا |
| Kıskanıyorsun. Çünkü benim anlatacak bir maçım var senin yok. | Open Subtitles | أنت فقط غيور لأن عِنْدي لعبةُ وأنت لا. |
| Bizim iznimiz var ama senin yok! | Open Subtitles | نحن نملك الرخصة، وأنت لا تملكها |
| Bekle, senin yok ki, çünkü sen bir hiçsin. | Open Subtitles | مهلا، ليست لديك مثلها{\pos(192,250)}، لأنّك نكرة. |
| Çünkü Brick'in yardıma ihtiyacı var senin yok bu yüzden tavşanı var. | Open Subtitles | لأن (بريك) بحاجة للمساعدة أما أنت فلا, لذا أحضرنا أرنباً له! |
| Benim kız kardeşim var ama senin yok, değil mi? | Open Subtitles | أنا لديّ أخت، أما أنت فلا |