| ve çocuklar bu oyunu oynamaya geldiğinde, kendilerini ekranda kanatlarla görmeyi çok sevdiler. | TED | وعندما حضر الأطفال ليلعبوا هذه اللعبة، أحبوا رؤية أنفسهم على الشاشة بالأجنحة. |
| Seni o kadar çok sevdiler ki, seni kovmanın ölüm demek olduğunu biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد أحبوك كثيراً وإرسالك بعيداً كان يقتلهم |
| Seni çok sevdiler. Sen ortaya çıktıktan sonra seninle ancak iki iş yapabildik. | Open Subtitles | إنهم يحبونك بالخارج هناك لقد بدأنا نجني ضعف الأرباح منذ ظهورك |
| Bu fikri sevdiler. Aileler ve hastalar, onlar da sevdi. | TED | أحبوها. العوائل و المرضى، أحبوها. |
| Beni o kadar çok sevdiler ki, laf yayıldı ve birden, Amerikan telif temsilcilerinden biri benimle Madrid'de buluşmak için geldi ve kitaplarımı film yapmak isteyen stüdyolar olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد أعجبوا بي كثيراً، وإنتشرت الأخبار بسرعة وفجأة هذا الوكيل الأدبي الأمريكي سافر إلى مدريد لمقابلتي |
| Ailem beni pek sevmediği için böyle olduğumu sanabilirsin ama aslında beni çok fazla sevdiler. | Open Subtitles | قد تظن أن السبب لأن والدايّ لم يحبوني لكنهم في الواقع أحبوني كثيراً |
| Görünüşe göre seni sevdiler çocuk, hem seyirci her zaman kaklıdır. | Open Subtitles | يبدو أنهم معجبون بك يا صغيرتي والجمهور دائماً على حق |
| Onu her zaman sevdiler, ve o da, her zaman sevilmeyi sevdi. | Open Subtitles | . لقد أحبوه دائماً وهو دائماً أحب أن يكون محبوباً |
| Filmi çok sevdiler! Buna "Blair Fahişesi" adını taktılar! . | Open Subtitles | أعجبهم الفيلم.هذا الفيلم المجنون أعجب الصحافة يدعونه مشروع عاهرة بلير |
| Çocuk sahibi olma fikrini sevdiler ama bizi büyütmek hiç ilgilerini çekmedi. | Open Subtitles | هم أحبوا فكرة إمتلاكنا أطفال لكنهم لم يعتنو بتربيتنا كثيراً |
| Şebeke ile konuştum. Günlüklere bayıldılar. Çok sevdiler. | Open Subtitles | تحدثت إلى الشبكة التلفزيونية لقد أحبوا العروض اليومية |
| Şebeke ile konuştum. Günlüklere bayıldılar. Çok sevdiler. | Open Subtitles | تحدثت إلى الشبكة التلفزيونية حالاً أحبوا العروض اليومية |
| Ama onlar seni sevdiler mi? | Open Subtitles | لكن هل هم عمرهم أحبوك |
| Seni seçtiler, sevdiler, büyüttüler. | Open Subtitles | .. إحتضناك ، أحبوك و اعتنو بك |
| Seni sevdiler. | Open Subtitles | انهم يحبونك سنجعل المنزل يلمع حين يعودون |
| Ve görünüşe göre sevdiler ki bu mükemmel. | Open Subtitles | و يبدو بأنهم أحبوها و هذا رائع |
| Kadın araştırmacılarımızdan birini gerçekten sevdiler. | Open Subtitles | ,لقد أعجبوا بشدة بأحد باحثاتنا |
| Bir noktada beni o kadar sevdiler ki hemen hemen her istediğimi yapabiliyordum, evet. | Open Subtitles | في مرحلة ما أحبوني كثيراً، كان باستطاعتي فعل أي شيء أريده كنت على وشك |
| Galiba bizi sevdiler. | Open Subtitles | أعتقد أنهم معجبون بنا |
| Onu bir defa sevdiler. Aynı benim sevdiğim gibi. | Open Subtitles | لقد أحبوه في الماضي كما كنت أحبه |
| Hayır sevmediler ama inandılar. Leonard Vole'u sevdiler ama ona inanmadılar. | Open Subtitles | لا ، و لكنهم قد صدقوها ، لقد أعجبهم ليونارد فول و لكنهم لم يصدقوه |
| - Hayır, hayır. Seni sevdiler. | Open Subtitles | ــ لا,لا,لا لقد أحبوكِ |
| Onlara fırlattığın parayı çok sevdiler. | Open Subtitles | إنهم يحبونني. إنهم يحبون المال الذس رميته عليهم |
| iyi haber şu ki bu deli kızı sevdiler... teklifi kabul ettiler. | Open Subtitles | إنّ الأخبارَ الجيدةَ تلك حَبّوا هذه البنتِ المجنونةِ... قَبلوا الزواج. - هل قبلو بك |
| Evet,bizi sevdiler. Beyler,bu bir işaret. | Open Subtitles | نعم ، لقد أحبونا سادتي ، هذه علامة |
| Tamam mı? Ama daha yeni başlıyoruz çocuklar teknolojiyi sevdiler. Böylelikle biz de George'u aradık ve "bizim daha çok öğrenmemiz lazım!" | TED | حسناً؟ لكننا للتو بدأنا. الأطفال أحبّوا التقنية، لذا اتصلنا بجورج وقلنا،"يجب أن نتعلّم أكثر!" |
| İçimizden birinin kahraman olduğu temiz ve düzenli bir hikayeyi daha çok sevdiler. | Open Subtitles | لقد كانت هناك قصّة مرتّبة ونظيفة وقد أحبّوها وجعلت أحدنا بطلاً |