| Kıçını gösterebilecek kadar havalı olan bir kız arkadaşın olduğun için sevinmelisin. | Open Subtitles | و عليك أن تكون مسرورا لأن لديك خليلة رائعة لدرجة أن تـُظهــر مؤخرتهــا |
| Öyle görmediğine sevinmelisin, görseydi seni ikiye bölerdi. | Open Subtitles | يجب أن تكون مسرورا لأنه لا يفعل لأنه لو فعل سيقسمك نصفين |
| Evde, oturduğum yerden bir iş yaptığım için sevinmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تكون سعيدا لأن لدي وظيفة أؤديها من المنزل طوال الوقت |
| Yang solo çalıştı ve buna sevinmelisin çünkü bu, işini yaptığını gösterir nasıl hayat kurtaracağını öğretiyorsun demektir. | Open Subtitles | , يانج) أجرت هذا وحدها) يجب أن تحتفلي . . لأن هذا يعني انكِ تقومين بعملكِ |
| Bir işin olduğu için de sevinmelisin. | Open Subtitles | و عليكِ أن تكوني سعيدة أن لديكِ مهنة |
| Hastalarından biri terapiyi bırakacak kadar iyiyse sevinmelisin. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَكُونَ سعيدَ مريضَكَ يَشْعرُ الصحّي بما فيه الكفاية لإنْهاء العلاجِ. |
| Bahşiş verdiğim için sevinmelisin. | Open Subtitles | أنت يجب أن تفرح بالبقشيش الذي أعطيتك أياه اللعنة |
| Seninle dans ettiğime bile sevinmelisin. | Open Subtitles | كان عليكِ أن تفرحي أني فكرت في الرقص معِك |
| Bence bu konuyla ilgilenmemize sevinmelisin. Sana da soru sorabilir. | Open Subtitles | عليك ان تكوني سعيدة لأننا نهتم بهذا لأنها سوف تسألك أنت |
| sevinmelisin. | Open Subtitles | يجدر بكِ أن تكوني سعيدة إذاً. |
| Babamın burada olmamasına sevinmelisin. | Open Subtitles | فقط كن مسرورا أن أبّي ليس هنا. |
| Hatırlamadığın için sevinmelisin. | Open Subtitles | يكون مسرورا أنت لا. |
| Onun için sevinmelisin. İyi düzüldüğünü ummalısın. | Open Subtitles | لانك يجب ان تكون سعيدا من اجلها ويجب ان تتمنى انها تحصل على مضاجعة جيدة |
| Çünkü eğer dürüst oluyorsam söylemediğim için, sevinmelisin. | Open Subtitles | لانه إن كنت صادقا يجب أن تكون سعيدا لاني لم اخبرك هكذا نحن مختلفان |
| Onu yakaladığımıza sevinmelisin. | Open Subtitles | يجب عليك أن تكون سعيدا لاننا امسكنا به. |
| Yang solo çalıştı ve buna sevinmelisin çünkü bu, işini yaptığını gösterir nasıl hayat kurtaracağını öğretiyorsun demektir. | Open Subtitles | , يانج) أجرت هذا وحدها) يجب أن تحتفلي . . لأن هذا يعني انكِ تقومين بعملكِ |
| Bir işin olduğu için de sevinmelisin. | Open Subtitles | و عليكِ أن تكوني سعيدة أن لديكِ مهنة |
| 40 yılda bir, evde normal insanların olduğuna sevinmelisin. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَكُونَ سعيدَ أَنْ يَكُونَ عِنْدَكَ طبيعيُ الناس في البيتِ للتغيير. |
| O zaman sevinmelisin. Bu demek oluyor ki Lex Metropolis' e geri dönüyor ve bizim hayatımızdan çıkıyor. | Open Subtitles | يجب أن تفرح إذاً، فمعنى هذا أن (ليكس) سيعود إلى (ميتروبوليس) ويخرج من حياتنا |
| Birileri seni hala edepsiz bulduğu için sevinmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تفرحي أن هناك من يراك بذيئة حتى الآن |
| Neyse onu söylüyorum, hem ayrıca benim adıma sevinmelisin. | Open Subtitles | كما تعلمين إنها سنة الكون بالإضافة لذلك اتعلمين ماذا؟ يجب ان تكوني سعيدة لأجلي ... لأني أعيش أجمل يوم منذ تقريبا |
| sevinmelisin. Evine gideceksin. | Open Subtitles | يجدر بكِ أن تكوني سعيدة إذاً. |