| Küçük pembe işaretçinin hareket ettiğini görebilirsiniz, bu da bizim konumumuzu simgeliyor. | TED | يمكنكم رؤية المؤشر الوردي يتحرك ، يمثل وضعنا. |
| Kesik çizgi Başkan'a saldıran mutantı simgeliyor. | Open Subtitles | الخط المتكسر يمثل مسار المتحول الذي هاجم الرئيس |
| Turna, ailevî yükümlülüğü simgeliyor; kendini kollaman gerektiğini. | Open Subtitles | وجدتها ترمز للالتزام العائلي الانتباه لنفسك |
| Kadın ise burayı simgeliyor. Yaşamımızdaki günahların üstesinden gelen. | Open Subtitles | المرأة التي ترش الماء ترمز لعمل الانجيل القادر أن يغلب الخطية في حياتنا |
| Tanrı'nın gözlerini, toplumu ahlaki bir bataklık olarak görüşünü simgeliyor. | Open Subtitles | إنها تمثل عيني الرب تحدق وتحكم على المجتمع بأنه فاسد. |
| Ondan nefret ediyorsun çünkü o, senin sahip olmak istediğin çocuğu simgeliyor. | Open Subtitles | أنت تستائين منها لأنها تمثل الطفل التى تريدين انجابه |
| Yukarıda sağda, keklikler eğlenceyi simgeliyor. | Open Subtitles | على الجانب العلوي الأيمن, الحجل الطائر يرمز إلى الرعونة |
| O ucube genetik mühendisliğinde büyük bir adımı simgeliyor. | Open Subtitles | ذلك المسخ يمثّل قفزة كبيرة في عالم الهندسة الوراثية |
| Her perçem bir kabileyi simgeliyor. Her boncuk, beyaz adamın tutulmamış bir sözü. Artı tersi de giyiliyor. | Open Subtitles | كلّ مجموعة تمثّل قبيلة، و كلّ خرزة، تمثّل نكوثَ رجلٍ أبيض بوعده، كما يمكن إعادتها. |
| Bu bir gelinin ne kadar güzel ve takdir edilir olduğunu simgeliyor. | Open Subtitles | ..كما ترى, هذا يمثل إلى أي مدى يجب أن يكون جمال و احترام العروس |
| İşte o, bonsainin oluşumu için gerekli olan üç temel erdemi simgeliyor. | Open Subtitles | المثلث يمثل ثلاث نقاط اساسية لتشكيل البونساي |
| Her sakatlama şüphelilerin... kurbanların işlediğini düşündüğü suçları simgeliyor. | Open Subtitles | كل تشويه يمثل الجرائم التي يعتقد المجرمان المجهولان أن هؤلاء الثلاثة ارتكبوها |
| Bu sadece öylesine bir yüzük ama 60 yıllık bir aşkı simgeliyor. | Open Subtitles | إنه مجرد خاتم بسيط لكنه يمثل 60 عاماً من الحب |
| Bu güzel sessiz ortamda o sensörler ve bu sınırlar dünyayla çelişkinizi simgeliyor. | Open Subtitles | هنا، في هذه البيئة الجميلة الهادئة تلك المستشعرات وهذه الحدود ترمز إلى الصراع مع العالم |
| Bu hareket beden ile zihin arasındaki bağlantıyı simgeliyor. | Open Subtitles | هذه الحركة ترمز إلى العلاقة بين الجسم والعقل |
| Kaçınılmaz ölüm karşısında bile küstahça durabilen adamı simgeliyor. | Open Subtitles | كي ترمز إلى غطرسة الرجل حتى بعد أن يواجه الموت المُحتم. |
| Kansas'dan beyaz, sıska bir sürtük taa Luisiana Purchase'den bizi buralara sürüklüyen bu kadın neyi simgeliyor? | Open Subtitles | مالشيء المميز في عاهرة ، بيضاء ونحيلة من كانساس تلك من قلبت مؤخرتينا في انحاء لويزيانا ماذا تمثل ؟ |
| Kurbanların karınlarındaki delikler takımyıldızları simgeliyor. | Open Subtitles | الجروح المثقبة على بطن الضحايا تمثل مجموعات النجوم |
| İstediğim ama sahip olamadığım her şeyi simgeliyor gibiydi. | Open Subtitles | كأنها تمثل كل شيء حلمتُ به يوماً ولكن لم أستطع الحصول عليه أبداً |
| Bu haçların her biri bir cezayı simgeliyor. | Open Subtitles | كل واحد من هذه الصلبان يرمز الى حكم شخصي |
| Her biri Walter Bishop tarafından zarar verilen çocukları simgeliyor. | Open Subtitles | كل واحد منها يمثّل طفلاً آذاه (والتر بيشوب). |
| Bunlar defne çelenginin yapraklarını simgeliyor. Bunun ortasında da gümüş yıldız yer alır. | Open Subtitles | تمثّل الآشعة المُرمّزة المُحيطة بإكليل الغار، والذي يكون في منتصفه النجمة الفضّية. |
| Beyrut-Paris uçuşu Kuzey Güney gerilimini, Fransa'nın yanlışlarını batıya karşı bakteriyolojik tehdidi simgeliyor. | Open Subtitles | طيران " بيروت - باريس " يُمثل " توترات الشمال والجنوب، أخطاء " فرنسا والتهديد البكتريولوجي إلى الغرب |