| Benim için herşey siyahtı ama öğretmenim bana siyahın yeni anlamını öğretti. | Open Subtitles | بالنسبة لي كُلّ شيء كَانَ أسود لكن معلّمَي علّمَني المعنى الجديد للأسود |
| Asıl insanlar biziz. Yeryüzündeki ilk insan siyahtı. | Open Subtitles | . أول رجل على وجه الأرض كان أسود السود هم الذين حكموا |
| Yeryüzündeki ilk insan siyahtı. | Open Subtitles | . أول رجل على وجه الأرض كان أسود السود هم الذين حكموا |
| Bazılarını tutanların elleri beyaz, bazıları siyahtı. | TED | بعض منها تحمله أيادي بيضاء، والبعض الآخر أيادي سوداء. |
| Ben o suların mavi olmasını istiyordum ama siyahtı... gece rengi sular. | Open Subtitles | كنت أريد مياهه زرقاء ولكنها كانت سوداء سوداء مثل الليل |
| Saçları çok uzun ve siyahtı. | Open Subtitles | شعرها كان أسوداً بطول 10 أقدام |
| Benimkiler siyahtı, bunlar kahverengi. | Open Subtitles | حذائي كان أسود اللون. هذا الحذاء لونه بُني |
| Um, siyahtı, siyahtı, ve siyahtı, siyahtı, siyahtı, siyahtı, siyahtı, siyahtı. | Open Subtitles | و كذلك أسود ، أسود و يرتدي أسود، أسود أسود، أسود، أسود |
| İsa'yla ilgili onca spekülasyon... siyahtı, Asyalıydı... mavi gözlü bir Hintliydi, | Open Subtitles | كل التكهنات حول المسيح أنه كان أسود وكان اسيوي عيون زرقاء ولحية صفراء |
| Vietnam'da hayatımı kurtaran adam siyahtı ikinci karım da siyahtı. | Open Subtitles | الرجل الذي أنقذ حياتي في فييتنام كان أسود البشرة و زوجتي الثانية كانت كذلك أيضا |
| siyahtı ve cinsel açıdan sürekli aktifti. | Open Subtitles | لقد كان رائع. لقد كان أسود و نشيط جنسياً |
| Beyaz bir maskeydi, gözlerinin olduğu yer siyahtı. | Open Subtitles | كان أبيضاً، مع أسود حيث يجب أن تكون العينان |
| Eğitmenim aslında siyahtı ama çok eminim Çin'de zaman geçirmişti. | Open Subtitles | مدربي كان أسود البشرة غير أني على يقين من أنه عاش في الصين لفترة من الزمن |
| siyahtı ve sıskaydı ve üzerinde küçük kırmızı işaretler vardı. | Open Subtitles | لونها أسود وليست سميكة وعليها كتابة بسيطة باللون الأحمر. |
| Her şeyden önce, daha önce saçlarım siyahtı. | TED | أولا، كان شعري أسود قبل خوض هذا. |
| Ben o suların mavi olmasını istiyordum ama siyahtı... gece rengi sular. | Open Subtitles | كنت أريد مياهه زرقاء ولكنها كانت سوداء سوداء مثل الليل |
| Siyah-beyaz değil, sadece siyahtı. Ya da daha doğrusu, gri. | Open Subtitles | لم تكن بيضاء وسوداء لقد كانت سوداء فقط أو بالأحرى هي رمادية |
| Beyaz. bakın,O benimki olmayabilir.kartanesi siyahtı. | Open Subtitles | ـ ابيض انظر من المحتمل ليست هي نجمة ثلج سوداء |
| Gün boyunca gökyüzü maviden çok siyahtı. | Open Subtitles | خلال النهار السماء سوداء أكثر منها زرقاء |
| Um, siyahtı, ve, uh, siyahtı, siyahtı, ve siyahtı. | Open Subtitles | ... لقد كان ذكراً أسوداً و أسود، أسود و أسود |
| Gümüşten ziyade siyahtı. | Open Subtitles | -لا ، كان أسودا أكثر من فضّي |
| Saldırgan siyahtı. | Open Subtitles | المهاجم كَانَ أسودَ. هو لَيسَ قاتلَ تومي. |