| Bu gece buraya dönmese iyi olur. Size bunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | الأفضل له ألا يعود إلى هنا الليلة ، أقول لك ذلك |
| Belki siz değil ama ben kurtulacağım Size bunu garanti ederim. | Open Subtitles | ربما انت لن تخرج لكنني سأخرج أنا اضمن لك ذلك |
| Adım Violet Sanford. Şarkı yazarıyım. Size bunu vermek istiyorum. | Open Subtitles | انا مؤلفة أغانى أنا فقط أردت أن أعطي هذا لك. |
| Size bunu söyleyebilmeyi isterdim fakat hapishane, peri hikayesi dünyası değildir. | Open Subtitles | أتمنى أن أقول لكم ذلك لكن السجن ليس قصة من القصص الخياليه |
| Size bunu söylemek zorunda kaldığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انني استطعت قول هذا لكم |
| Size bunu mantıksal olarak kanıtlayacağım. | Open Subtitles | تعالَ, سوف أثبت ذلك لك منطقياً |
| Ben hiç Oswald adında biriyle tanışmadım. Size bunu söyleyenler deliymiş herhalde. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن قابلت أحدا اسمه أوزوالد أي شخص قال لك ذلك لابد أن يكون مجنون |
| Size bunu acil serviste söylediğimi biliyorum ama tekrar söylemek istedim. | Open Subtitles | ،أعلم أنني قلت لك ذلك مسبقاً في القسم لكنني أردت قولها ثانية |
| - Param yoktu. Size bunu söylemiştim. | Open Subtitles | - حسنا ، كنت أمر بضائقة وقد قلت لك ذلك - |
| Evet, elbette Size bunu söyleyecek. | Open Subtitles | حسنا، هو بالتأكيد سيقول لك ذلك |
| Hemşirelerle Size bunu aldık. Kırtasiyenin büyüklüğünü görmeliydiniz. | Open Subtitles | حسناً، لقد أحضرنا أنا والممرضات هذا لك يجدر بك أن تري حجم مخزن القرطاسية |
| Gitmeden önce kardeşiniz Size bunu vermemi istemişti. | Open Subtitles | قبل ان يذهب ، شقيقك طلب منيّ ان اعطي هذا لك |
| Babaannem Size bunu yolladı. | Open Subtitles | لقد أرسلت جدتي هذا لك |
| - Elbette, öyle. - Bence değil ve Size bunu kanıtlayacağım. | Open Subtitles | طبعاً نحن نعتقد أما أنا فلا أعتقد وسأثبت لكم ذلك |
| Kimse otelin ön tarafında olmamalı. Size bunu söylemiştim. | Open Subtitles | لا أحد يكون في مقدمة الفندق لقد قلت لكم ذلك |
| Size bunu mantıklı bir biçimde anlatayım hemen. | Open Subtitles | ولكن اعلونى اشرح لكم ذلك بالمنطق |
| Herkes Size bunu verebilir. | Open Subtitles | أي شخص يمكنه فعل هذا لكم |
| Size bunu kanıtlayacağım. | Open Subtitles | و سأثبت هذا لكم |
| Size bunu 5 yıl önce göndermiştim. | Open Subtitles | أرسلت هذا لكم منذ خمسة أعوام. |
| Size bunu kanıtlamak için, alış faturasını göstereceğim. | Open Subtitles | سأريك اٍيصالات الشركة لأثبت ذلك لك |
| Ölmekte olan frengililere baktığım hastaneden bir hasta Size bunu yolladı. | Open Subtitles | من المستشفى حيث أهتم بموت المصابين بمرض الزهري مريض أرسل لكِ هذه |
| Bugün buradayım çünkü temel organik kimya bilgisinin değerli olduğuna inanıyorum. Bence herkesin anlayabileceği şekilde anlatılabilir. Bugün Size bunu kanıtlamak istiyorum. | TED | لذا أنا هنا لأنني أعتقد أن المعرفة الأساسية للكيمياء العضوية قيّمة، وأعتقد أنها سهلة الوصول للجميع، وأود أن أثبت ذلك لكم اليوم. |
| Tabii ki bu ayrıca doğru ve Size bunu anlatmak için buradayım: Çocuklarınız iyi. | TED | طبعاً هذا صحيح، أنا هنا لأخبركم أن الأطفال على ما يرام |
| Bu şehri ellerinden alacağız ve Size bunu yapanlara acı çektireceğiz. | Open Subtitles | سوف نأخذ تلك المدينة ونرى كل من فعل بك هذا يعاني |