| Aslında buz adam Ozzie ile aynı soydan geliyorduk. | TED | وفي الواقع فإننا ننتمي إلى نفس سلالة أوزي رجل الثلج. |
| İyi bir soydan geliyorlar. Anne tarafından tabi. | Open Subtitles | حسناً إنهم من سلالة جيدة من ناحية أمهم بالطبع. |
| Ve sen tek çocuklardan oluşan uzun bir soydan geliyorsun. | Open Subtitles | انت تنحدر من سلالة طويلة من الاطفال الوحيدين |
| Karım eşsiz bir soydan geliyor. Aslında bunu dersimde de anlatacağım. | Open Subtitles | نسب زوجتي فريد من نوعه تماماً كنت أريد مناقشته فعلاً بالصف |
| Beyler,bizler olağanüstü erkeklerden oluşmuş saygın bir soydan gelen şanslı kişileriz. | Open Subtitles | أيها السادة، نحن أعضاء محظوظون من نسب مرموق لسادة استثنائيون. |
| Ancak nasıl bir soydan geldiği düşünülürse daha iyisi beklenemezdi. | Open Subtitles | ولكن حقا,لو أخذنا فى الأعتبار سلالته التى أنحدر منها ماتوقعنا الأفضل |
| Ama biz aynı soydan geldik. Aynı ateşte şekillendik. | Open Subtitles | لكن أتينا من نفس النسل واشعلنا نفس النار |
| Ona, toplumumuzun farklı bir soydan ve ince zevk anlayışından oluştuğunu göstermeliyiz. | Open Subtitles | وعلينا أن نبيّن لها أن مجتمعنا يضمّ سلالة ذات تمرُّس جديدة. |
| Bu insanlar soydan geliyor, evet ama çoğu seçilmeyi bekliyor. | Open Subtitles | نعم ، هؤلاء الناس سلالة و لكن معظمهم ينتظرون أن يتم اختيارهم |
| Yaşlı soydan değilim yeniyim ama ondan korkmuyorum. | Open Subtitles | أنا لست من سلالة قديمة، لكن الجديد، وأنا لست خائفا من لها. |
| Yani sen, tarih öncesi çağlara dayanan bir soydan geldiğime inanıyorsun. | Open Subtitles | إذا أنت تعتقد بأنني جزء من سلالة قديمة يعود تاريخها الي ما قبل التاريخ |
| Anlayacağınız gibi, ailem politik soydan uzak. | TED | لم تأتِ عائلتي من سلالة سياسية. |
| İyi bir soydan geliyorlar. Baba tarafından. | Open Subtitles | إنهم من سلالة جيدة من ناحية أبيهم. |
| Demek istediği bunların özel bir soydan geldiği. | Open Subtitles | مايعنيه أنهم من الواضح سلالة خاصة |
| Sen ise sadece, talihsiz bir soydan gelen masum birisin. | Open Subtitles | أنت مجرد متفرج بريء مع سلالة أصل سيئه |
| Morgan ap-Kerrig ile aynı soydan gelen bir koca bulmak için yanıp tutuşan dünya dolusu kadın var. | Open Subtitles | هُنالك العديد من الفتيات عبر العالم من يحبون إصطياد زوج ينحدر من سلالة (مورجان آب كيرج). |
| Mansachs ailesinin ilk üyelerinden geliyor yani çok seçkin bir soydan | Open Subtitles | انه يأتي من سلسلة طويلة من Mansachs. ومن نسب مميز جدا. |
| Bir çok şeyi açıklıyor. soydan geliyor. | Open Subtitles | حسنا، هذا يفسر الكثير، نسب لا بأس به |
| Ve onunla aynı soydan geliyoruz. | Open Subtitles | ولقد انحدرنا من سلالته بطريق مباشر. |
| Aynı soydan gelen fakat aynı kanı taşımayan insanlar. | Open Subtitles | كانا من نفس العشيرة، لكن لم يكونا من ذات النسل. |