| Yıllardır stresten yaptığım temizlikler hayatımızın en değerli anılarını yok etti. | Open Subtitles | سنوات من التنظيف بسبب التوتر قضت على حياة من الذكريات الثمينة. |
| Son zamanlarda ise, H. pylori'den kaynaklandığını bulana kadar mide ülserinin stresten kaynaklandığını düşünüyorduk. | TED | ويشيع مؤخراً الاعتقاد بأن قرحة المعدة سببها التوتر وحسب، لنكتشف فيما بعد أنها تعود لجرثومة في المعدة. |
| stresten kurtulup, günüme devam ediyorum. | Open Subtitles | تخفيف بعض الإجهاد وبعد ذلك أنتقل لإكمال يومي |
| Zihnini bu stresten biraz uzak tutar dedim. | Open Subtitles | أنك ترغبين في أن تروحي عن نفسكي و تبعدي بعض من هذه الضغوط |
| Penisinde stresten zorlanmalar ve yırtıklar gördün mü hiç? | Open Subtitles | ألاحظتي أيّ سحجات أو علامات إجهاد على عضوه؟ |
| Başka doktorlar da beni muayene etti. Sorunun stresten kaynaklandığını söylediler. | Open Subtitles | تفقدني الأطباء الآخرين قالوا أنه مجرد توتر |
| Yani bu stresten biraz uzaklaşmalısın. Seni rahatlatacak şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | لذا يجب أن ترتاح من ذلك التوتر إفعل أشياء تجعل مسترخيا |
| Konuştuğum süre boyunca 18 milyonun üzerinde insan stresten öldü. | Open Subtitles | في هذه اللحظة يموت 80 مليون شخص بسبب التوتر |
| Kendimizi psikolojik stresten uzak tutarsak vücut programlandığını yapar: | Open Subtitles | قم بإزالة التوتر عن الجسد فيقوم الجسد بما صُمّم له أن يفعل |
| Bir ay önce. Doktor stresten uzak durmasını söyledi. | Open Subtitles | منذ شهر، الدكتور قال لها أن تتجنب التوتر |
| Son zamanlarda sanırım stresten dolayı, midem kötüydü. | Open Subtitles | منذ وقت قريب, أصبت بإهتياج في البطن بسبب التوتر, على ما أعتقد |
| Oğlum bir çeşit travma sonrası stresten acı çekecek mi bastırılmış hisler, anılar, bu tür saçmalıklar gibi? | Open Subtitles | هل سيعاني ابني نوعاً من الإجهاد بعد الصدمة؟ كالمشاعر المكبوتة، والذكريات، كلّ ذلك الهراء؟ |
| Ama bu adrenalin, sinirler ya da stresten olabilir. | Open Subtitles | لكنّه قد يكون بسبب الأدرينالين، التوتّر أو الإجهاد |
| stresten olduğuna emin misin? Çünkü seni zehirledim. | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أنه الإجهاد لأنني قمت بتسميمك |
| Evet, hayatım sınırlanmış durumda ama stresten kaçınabiliyorum. | Open Subtitles | نعم، حياتي مليئة بالعُقد، ولكنني أحاول تجنب الضغوط |
| Lütfen duygusal stresten uzak durmaya çalış. | Open Subtitles | لذا ، أرجوكِ ، حاولي تجنب الضغوط النفسية |
| Çocuklar stresten gülerek ve terleyene kadar oynayarak kurtulur. | Open Subtitles | الضحك يقلل من إجهاد الأطفال لعبوا حتّى تعرّقوا. |
| Son zamanlarda çok gerildim, çok gerildim o kadar, bu sadece stresten kaynaklı halüsinasyon işte. | Open Subtitles | لقد تعرضت للإجهاد الشديد مؤخرًا إجهاد شديد كل هذا مجرد هلوسة بسبب الإجهاد |
| O her türlü stresten mümkün olduğunca uzak tutulmalı. | Open Subtitles | وبالنسبة لها يجب أن تبقى بعيداً عن أي توتر |
| Ray'in gerçeği kavrama yetersizliği vardı. Bir çeşit travma sonrası stresten mustaripti. | Open Subtitles | لا يستطيع ان يدرك حقيقة ما عاناه من نوع من الاجهاد المؤلم |
| Güneşten uzak durman alkolü bırakman, stresten kaçınman gerekecek. | Open Subtitles | و لا تشرب الكحول, و تتجنب الضغط النفسي |
| İkisinin sonucu da normaldi, ben de rahatsızlığı stresten kaynaklanıyor diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | كلا الفحصين جاءا طبيعيان، لذلك افترضت أن حالتها لها صلة بالإجهاد |
| Ölüm hâlen hayatın bir gerçeği ama hastalıktan, stresten, bizi bunaltan her şeyden uzak. | Open Subtitles | الموت مازال من حقائق الحياة لكن الحياة بلا مرض أو ضغوط وكل تلك الأمور التى كانت تتسبب بشيخنا |
| stresten ve alkolden olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد افترضت بأنه بسبب الضغط وإدمان الشراب |
| Yemeği çenesine değdirmesi stresten kaynaklanan bir şeydir. | Open Subtitles | مسألة الذقن وأضح بأنها تعبير عن الأجهاد |
| Senin yarattığın stresten olmalı. | Open Subtitles | حتماً كان ذلك بسبب الضغوطات التي عرّضتها لها |
| Uyku bozukluklari yasayan ev hanimlarini stresten uzak tutmak için verilirdi. | Open Subtitles | تم وصفها لربات المنزل المتوترات المصابات بالأرق |