| Hafıza kaybı yaşamanın iyi yanı Tüm bunların arasına nasıl düştüğümü hiç hatırlamamam. | Open Subtitles | حسنٌ، ميزة فقدان الذاكرة هي أنّي لا أذكر كيف تورّطت في كلّ هذا. |
| Tüm bunların çok saçma göründüğünün farkındayım ama umurumda değil. | Open Subtitles | أعرف كيف مجنون كلّ هذا أبدو، لكنّي لا أهتمّ. |
| Tüm bunların anahtarı ise ayrıştırabilecek özellikleri bulmakta. | TED | و المفتاح لكل هذا هو ايجاد المميزات التي تمكنها من الفصل. |
| Belki de arama ve kurtarma için? Tüm bunların benim için asıl önemli noktası şu ki, | TED | أو ربما القيام بالبحث والإنقاذ؟ الشئ الرئيسي، النقطة الرئيسية لكل هذا بالنسبة لي هو |
| Tabii Tüm bunların anlamlı olması için sürekli öğrenim görmeleri gerekiyor. | TED | ولكن كل هذا سيكون عديم الفائدة إذا كان أطفالنا لا يتعلمون. |
| Yani, Tüm bunların Paige'in hatası olduğunu önemsemiyor musun? Barbie konuşmasının mı? | Open Subtitles | اعني , هل انت تهتم بأن كل ذلك هو خطأ بيج ؟ |
| Ama sanırım, istediğimiz yere ulaşmak için Tüm bunların üstesinden gelmek zorundayız. | Open Subtitles | لكن أعتقد بأن علينا أن نمر بكل هذا تعلمين، لكي نصل إلى مانريده |
| Ben- Tüm bunların arasına hiç girmemeliydim. | Open Subtitles | ما كان يجب أن أدخل في وسط كلّ هذا أنا آسف. |
| Sanırım Tüm bunların sebebini bilmek istersiniz. | Open Subtitles | أظنّ أنّكم جميعاً تريدون أن تعرفوا لماذا حدث كلّ هذا |
| Ama Tüm bunların içinde babanı da düşünmelisin. | Open Subtitles | ولكن قد تحتاجين لمراعاة والدكِ في كلّ هذا. |
| - Sence de Tüm bunların valiliğe adaylığımı düşündüğüm anda olması manidar değil mi? | Open Subtitles | ألا تظنّ أنّه مُضحك أنّ كلّ هذا يحدث باللحظة التي أفكّر فيها بالترشح لمنصب الحاكم؟ |
| Tüm bunların arkasındaki kişi dosyanın yok olduğunu bilmezse, göndermez. | Open Subtitles | إلاّ أنّ من يقبع خلف كلّ هذا لا يعرف أنّ الملف قد دُمّر. |
| Yeni bir araba da istiyorum ! Ve Tüm bunların masraflarını şehrin ödemesini istiyorum. | Open Subtitles | وأريد سيارة جديدة وأريد من المدينةأن تدفع لكل هذا |
| Tüm bunların parlak bir sonu yoksa, yaptıklarımızın önemi yoksa o zaman bunlar için biz ne yaparız. | Open Subtitles | إذا لم تكن هناك نهايه مجيده عظيمه لكل هذا إذا لم يكن هنا شىء مهم نفعله إذاً كل هذه الأمور التى نفعلها |
| Tüm bunların sonucunda bu istasyonda suç azaldı. | Open Subtitles | نتيجة لكل هذا الجرائم قليلة بتلك المحطة. |
| Sanki, Tüm bunların cevabı tam gözümün önünde duruyormuş da ben onu göremiyor, onu bulamıyormuşum gibi geliyor. | Open Subtitles | أعلم بوجود حل لكل هذا وأعرف أنه موجود أمامي لكن لا يمكنني رؤيته أو وضع يدي عليه |
| Elbette Tüm bunların aptal kahramanı, uzun zamandır acı çeken Bay Wilkes. | Open Subtitles | وبالطبع الشخصية الهزلية في كل هذا هو السيد ويلكس الذي عانى طويلاً |
| Ve, ben Tüm bunların... bir rastlantı olduğunu düşünmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | و أحاول أن أقنع نفسي أن كل هذا مجرد صدفة |
| Ve, ben Tüm bunların... bir rastlantı olduğunu düşünmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | و أحاول أن أقنع نفسي أن كل هذا مجرد صدفة |
| Asıl heyecan verici şey ise Tüm bunların bir ilk model olması. | TED | و المثير في هذا الامر ان كل ذلك ما زال في طور التجريب |
| Şu an burada sadece kısa bir süreliğine kalacak da olsanız Tüm bunların keyfini sürebiliyorsunuz. | Open Subtitles | حتى و لو أنكم هنا و حتى ولو لفترة قصيرة يجب أن تستمتعوا بكل هذا |
| Tüm bunların üstüne, bir de size uyuşturacağımı mı düşündünüz? | Open Subtitles | بعد كُل هذا تعتقدي بأنني خدرتكِ ؟ -سأريكِ، |
| Tüm bunların sebebini 11 yaşımdayken öğrendim. | Open Subtitles | علمتُ السبب لكلّ هذا عندما كنتُ في الحادية عشر |
| Ve Tüm bunların gerçekte en korkunç yanı, aşırı avlanmai kirlilik ve iklim değişikliği, bunlardan hiç biri bir boşlukta olmuyor | TED | والشيء المخيف حقا عن هذا كله الإفراط في الصيد, والتلوث , وتغير المناخ هو أن تلك الاشياء لاتحدث في فراغ |