| Senin gibi birinin anlayabileceği türden bir ilişki değil bu. | Open Subtitles | انها لست ذالك النوع من العلاقة شخصا مثلك يتفهم الوضع |
| İnsanların hala el sıkışarak ticaret yaptıkları türden bir yer. | Open Subtitles | إنها النوع من البلاد حيث الناس فيها يقومون بأعمالهم بالمصافحة |
| Aynı türden bir performansı, bu kez sosyal ifadeli kafa ile göstereyim. | TED | سوف اريكم الان نفس النوع من الادء هذه المرة مع الراس المعبر اجتماعيا |
| Tatlı kadın. Ama hayatının kalanı boyunca bakmak isteyeceğin türden bir yüz değil. | Open Subtitles | سيّدة جميلة، لكن وجها ليس النوع الذي تريد أن تنظر إليه بقية حياتك. |
| Tam bir fahişeyle evlenecek türden bir adamdı. | Open Subtitles | فلقد كان من هذا النوع الذي يتزوجون من العاهرات |
| İçini gösteren türden bir bluz. Topuklu ayakkabı da var. | Open Subtitles | إنّه من النوع مكشوف الصدر , و حذاء بكعب عالي |
| Yardım etmekten hoşlanmayacağın türden bir adamdı. | Open Subtitles | لقد كان من نوع الرجال الذى لاتستطيع الا تحبه |
| Bu türden bir bilimi yorumlamanın ciddi zorlukları var. | TED | الآن، هناك تحديات ضخمة لتفسير هذا النوع من العلوم. |
| Edepli hiçbir kadının ilişki kuracağı türden bir adam değil o. | Open Subtitles | إنه هذا النوع من الرجال الذي لا تقبل سيدة محترمة الارتباط به |
| İtfaiyenin yardım edebileceği türden bir bela. | Open Subtitles | ذلك النوع من المشاكل الذي قد يتطلب مساعدة قسم الاطفاء |
| Öyle birisi ki her kadının kalbinin en derin en gizli yerinde sakladığı türden bir adam. | Open Subtitles | هذا النوع من الرجال كل امرأة تحلم به في أعماقها والرافد الأكثر سرية من قلبها |
| Yani tüm o zenginlik ve güzelliğe rağmen, sanırım erkeklerin kolaylıkla sıkılacağı türden bir tip. | Open Subtitles | على الرغم من كونها غنية و جميلة أعتقد أنها ذاك النوع من النساء التي يسأم منها الرجال بسهولة |
| Yani, sevgilimi kaçıran türden bir çamur bu. | Open Subtitles | أعني، وهذا النوع من حثالة أن يختطف صديقتي. |
| O hafif, komik bir kitap, bir insanın kendisini vurmadan önce okuyacağı türden bir kitap değil. | Open Subtitles | إنه خفيف وكتاب هزلي ليس النوع الذي يقرأه شخص قبل قتل نفسه |
| Biri bana senin çiçek veren türden bir adam olmadığını söyledi. | Open Subtitles | شيئ يخبرني انك لست من النوع الذي يحضر الزهور |
| Peki ne türden bir striptizci getireceksin? | Open Subtitles | وما هو النوع الذي حصلت عليه من الراقصات المتعريات ؟ |
| En derin ve dönüştürücü türden bir eğitim oldu. | TED | كان تعليماً من النوع الأكثر عمقاً و تحويلاً. |
| Ahlaki bir uyanış anında olduğumuza inanıyorum. Eski mutlakların çöktüğü zaman gelen türden bir uyanış. | TED | أؤمن بأننا في لحظة صحوة أخلاقية، من النوع التي تأتي عندما تنهار المعتقدات القديمة. |
| Eminim ki, o, bizim dans etmemize karşı çıkmayacak türden bir erkektir. | Open Subtitles | لكن أنا متأكد أنه من نوع الرجال الذين لن يمانعوا لو حظينا بالرقص |
| Ailemize girmesini isteyebileceğim türden bir adam değil. | Open Subtitles | إنه ليس من نوع الأشخاص الذين أرغب بتواجدهم حول عائلتي |
| Burada ne türden bir iş döndüğünü düşündüğünü anlamaya çalışıyorum da. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول أى نوع من الأعمال تظن أنت اننى أقوم به هنا |
| 0)\bord0.75}Kimseye göstermediğim zayıflıklarımdan 0)\bord2.25\blur3}Kimseye göstermediğim zayıflıklarımdan 300)\bord0.75}İnsanı ezecek türden bir şefkat bu. | Open Subtitles | {\fad(200،200)\fscx100\blur0.9}وأنا التي لم أظهر ضعفاً من قبل لأي شخص |
| Eminim senin de anıların vardır. Unutmayacağın türden bir adam o. | Open Subtitles | أنا على يقين أن لديك ذكريات أيضا فهو من نوعية الأشخاص الذين لا تنساهم أبدا |