| Bir oyunda olmak sanki bir ailede olmak gibiydi-- kirli tabaklarını tuvaletin arkası yerine lavaboyakoyantürdenbir aile. | Open Subtitles | كونك في مسرحية مثل كونك جزء من عائلة حسناً، النوع الذي يضع الأطباق القذرة في المغسلة، ليس في الجزء الخلفي من المرحاض. |
| Evet bende o servis tabaklarını buraya getirtmeyi düşünüyordum. | Open Subtitles | أجل، كنتُ أتساءل إذا كان بإمكاني إحضار الأطباق معي. |
| Wedgwood tabaklarını değil de büyük Doulton tabaklarını kullandığımızdan emin olalım. | Open Subtitles | لنتأكد أننا سنستخدم الأطباق الملكيه . وليست الـ يدجوود |
| Havari tabaklarını geri götürdüm. Satılan mal geri alınmazmış. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | أرجعت أطباق الحواريّين وأخبرتني بأنّ لديهم سياسة عدم إرجاع، أتصدّقين؟ |
| Patates kızartması tabaklarını boşaltırken aklıma o görüntüyü getiririm. | Open Subtitles | سأبقيّ ذلك بالبال حينما أنظف أطباق البيضِ المقليّ. |
| Bu kupları ve çay tabaklarını da kullanacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد بأنني سأستخدم أي من هذه الأكواب أو الصحون |
| Bütün mobilyalarını, tabaklarını ve "pencere muamelesi" denen eşyalarını kaybettikten sonra | Open Subtitles | بعد أن خسر كل أثاثه, الصحون... "و شيء يدعى "ستائر النوافذ |
| Sana hiç, kilise tabaklarını çalıp yaptığı koleksiyonundan bahsetti mi ? | Open Subtitles | هل أخبرتك يوما كيف سرقت مجموعة الأطباق الخاصة بالكنيسة؟ |
| Sana kaç defa meze tabaklarını bulaşık makinesine koymanı söyledim? | Open Subtitles | كم مرّة يجب أن أقول لك to put your deli dishes in the dishwasher? أن تضع أطباقكَ المتسخة في غسالة الأطباق |
| Donahue'ların tabaklarını temizleyip geri verdim. | Open Subtitles | رقم كنت مجرد العودة تلك الأطباق خزفي إلى Donahues. |
| Bu et tabaklarını gönüllülere getirdim. | Open Subtitles | أحضرتُ هذهِ الأطباق اللذيذة |
| - tabaklarını masaya vuruyorsun! | Open Subtitles | -أنتِ ترمين الأطباق على الطاولة ! |
| Her şey! Mutfağa gidersiniz, bakarsınız, kirli kahvaltı tabaklarını size bırakmışlardır. | TED | أيّ شيءٍ! تسير باتجاه المطبخ وترى أن الجميع قد ترك أطباق الإفطار لتغسلها. |
| Babam da çatıya koyduğu koleksiyonluk Franklin Mint tabaklarını vurmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | و والدي على سطح المنزل يطلق الرصاص على أطباق ال "فرانكلين منت" الخاصة بوالدتي * فرانكلين منت: |
| Tatlım, bana çocukların tabaklarını ver. | Open Subtitles | عزيزتي، أعطني أطباق الأولاد |
| - Tabii ki. Ben çay tabaklarını doldurayım... | Open Subtitles | ... سأقوم بملئ إعادة الصحون الكؤوس |
| Çay tabaklarını buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت الصحون الخاصة بكِ. |