| Eşit paylaşma konusunda hemfikir olduğumuzu sanıyordum Tabi sen fikrini değiştirmediysen. | Open Subtitles | أعتقد أننا اتفقنا أن نقتسمها بالتساوي إلا إذا كنت قد غيّرت رأيك؟ |
| Tabi sen sürüne geri dönmek istemezsen. | Open Subtitles | إلا إذا كنت تنوى العوده إلى قطيعك |
| Tabi sen değiş-tokuş yapmak istersen o başka. | Open Subtitles | إلا إذا كنت تود أن تبادلنا |
| Tabi sen gelmedin ve o da senden umudu kesti. | Open Subtitles | و بالطبع أنت لم تأتي أبداً, و فقدت الأمل فيك |
| Eeehm Tabi sen büyük ihtimalle kaval kemiğine... yani soru cümlelerine. | Open Subtitles | تعني أيضاً ساق خشبية بالطبع .. أنت لا تحب الساق .. |
| Tabi sen bunu bilemezsin çünkü... sen daha doğmamıştın bile! | Open Subtitles | بالطبع أنت لا تعرفين ذلك لأنك... لم تكوني مولوده بعد |
| Baş başa kaldık, Elliot. Tabi sen sürüne geri dönmek istemezsen. | Open Subtitles | أنا وأنت فقط يا (إليوت) إلا إذا كنت تنوى العوده إلى قطيعك |
| Tabi sen Peeta belkide onun anlamını dahi bilmediği... şeyleri söylemesi için zorlandığına inanıyorsun. | Open Subtitles | إلا إذا كنت تظن يا (بيتا) أنه قد تم إجبارها على قول أشياء لا تفهمها حتى |
| - Tabi sen istemiyorsan. - Ben... | Open Subtitles | ـ إلا إذا كنت تريدها ـحسنًا،أنا... |
| Tabi sen, bu yumurtaları kendin için almayı düşünmüyorsan eğer. | Open Subtitles | إلا إذا كنت لآخذ البيض لنفسك |
| Tabi sen istemiyorsan... | Open Subtitles | - إلا إذا كنت لا تريدين |
| Tabi sen bunu bilemezsin çünkü... sen daha doğmamıştın bile! | Open Subtitles | بالطبع ...أنت لا تعرفين ذلك لأنك لم تكوني مولوده بعد |
| Ah tabi. Sen meşgul bir adamsın, bilirim. | Open Subtitles | بالطبع, أنت رجل مشغول, اعلم ذلك. |
| Evet, tabi. Sen Dabney'in, Doğu Yakasında bulduğu, altın çocuksun. | Open Subtitles | نعم، بالطبع أنت فتى (دابني) الذهبي من الشرق |