| Beni McDonalds'ın Yönetim Kurulu Başkanı kadar tanımasalar da, bu markayı tanıyorlar. | Open Subtitles | يعرفون ذلك حتـّى إذا لم يكونوا يعرفوني أو يعرفوا الجنرال المصنـّع للمخدرات |
| Ve size şunu söyleyeyim, Doğu Asyalılar Batı'yı Batı'nın Doğu'yu tanıdığından çok daha iyi tanıyorlar. | TED | وسوف اخبركم ان الناس من شرق آسيا يعرفون الكثير عن الغرب مما يعرفه الغرب عن اسيا الشرقية |
| Bir kez daha, bu hayvanlar bir grupta yaşıyorlar, birbirlerini tanıyorlar. Onları gruptan ayırıp bir test odasına koyduk. | TED | مجددا، فهذه الحيوانات، تعيش في جماعة، يعرفون بعضهم البعض. نخرجهم من المجموعة، ونضعهم في غرفة اختبار. |
| Bayle ve Riley aynı adamı tanıyorlar ve aynı şekilde öldürülüyorlar. - Bu tesadüf değil. | Open Subtitles | فبايل و رايلي كلاهما يعرفان هذا الرجل وقد قتلا بنفس الطريقة |
| Onları ne kadar zorlayabileceğini biliyorsun. Seni tanıyorlar. | Open Subtitles | تعرف إلى أي مدى يمكننا أن نضغط عليهم، وهم يعرفونك. |
| Üstelik beni tanıyorlar, acemi bir polis bir ay bile dayanamaz. | Open Subtitles | وهم يعرفونني الشرطي الجديد لن يصمد لأكثر من شهر |
| Danışmanlık, yiyecek, barınak sağlıyorlar, sağlayamazsalar da, şehirde yardımcı olabilecek birini tanıyorlar. | TED | ويوفرون الاستشارة والطعام والمأوى، وحتى إن لم يقوموا بتوفير ذلك، فهم يعرفون أشخاصًا سيوفرونه. |
| Üç yada beş. Birbirlerini tanıyorlar. | Open Subtitles | سواء كانوا ثلاثة أم خمسة, فجميع أطفالنا يعرفون بعضهم البعض. |
| Çok iyi tanıyorlar. Buraya 8 km. Ötede yakalandı. | Open Subtitles | انهم يعرفون بما فيه الكفاية لقد احاطوا خمسة أميال من هنا |
| Amerikan ordusunu tanıyorlar. | Open Subtitles | على الأقل انهم يعرفون جيش الولايات المتحدة |
| Oraya seninle giderdim ama yüzümü tanıyorlar ve onu ezmek istiyorlar. - Ben buralardayken olmaz. | Open Subtitles | كنت لأذهب معك هناك، لكنهم يعرفون وجهى ولربما يودون أن يلكموننى فيه |
| Birbirlerini çok yakından tanıyorlar ve düzenli aralıklarla görüşüyorlar. | Open Subtitles | يعرفون بعضهم البعض و يحافظون على الإتصال بإنتظام. |
| Yerine ajan yollayamayız. Onu tanıyorlar. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع إرسال عميل مكانها هم يعرفون كيف ستبدو |
| Christopher ve Hunter birbirlerini 15 yaşından beri tanıyorlar. | Open Subtitles | كريستوفر وهانتر يعرفان بعضهما منذ كانا في الـ15 |
| Ji Hoo sunbae ve manken, Min Seo Hyun birbirlerini tanıyorlar mı? | Open Subtitles | هل جيهوو سنباي وتلك العارضة مين سيوهيون يعرفان بعضهما؟ |
| Çünkü seni birkaç tanık ve yazılı bir itiraf bırakmadan birini öldürebilecek kadar zeki olmadığını bilecek kadar uzun tanıyorlar. | Open Subtitles | الذين يعرفونك بطريقه كافيه للإشاره إلى أنك قذر بما يكفى لتقتل بدون ترك شهود أو إعتراف موقع |
| Uzun zamandır seni tanıyorlar, seninle olmayı isterlerdi. | Open Subtitles | إنهم يعرفونك منذ وقت طويل إنهم يحبونك ويريدون أن يكونوا هناك لأجلك |
| Evet, ama ben yapamam. Beni tanıyorlar, değil mi? | Open Subtitles | نعم ، لكن لا يمكنن القيام بهذا قثد صاروا يعرفونني الآن |
| Fotoğrafını Interpol'de aratayım, bakalım tanıyorlar mı? | Open Subtitles | سأخوض صورته من خلال الانتربول، معرفة ما اذا كانوا يعرفونه. |
| Ama seni tanıyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم يعرفوك بشكل جيد |
| Kadını tanıyorlar, dün gece Jefferson Park'ta kendisiyle konuşmuşlar. | Open Subtitles | وكلهم يعرفونها وتحدثوا معها فى حديقة جيفرسون ليلة امس |
| Ve erkek ve dişi cesetin yanında buluşuyorlar ve burada birbirlerini tanıyorlar. | Open Subtitles | إذاً أساسا، الذكر والأنثى يظهرون على الجسد، ونوعاً ما يتعرفون على بعض. |
| Senin atan ile benim en güvendiğim ortağım birbirlerini tanıyorlar mıymış? | Open Subtitles | هل جدتك و مرافقتي الصادقة كانتا تعرفان إحدهما الأخرى؟ |
| -Birbirlerini nerden tanıyorlar | Open Subtitles | كيف لهما ان يعرفا بعضهما؟ |
| Neredeyse hepsi seni doğduğundan beri tanıyorlar. | Open Subtitles | -معظمهم قد عرفوك منذ حَسناً - عملياً منذ أن وُلدت |
| Seni tanıyan insanlar zaten seni tanıyorlar. | Open Subtitles | الناس الذين يعرفونكِ يعرفونك على الحقيقه |