| Ya da Taylor'a yada şu borcu kalan diğer dallamalardan birine yaptır.. | Open Subtitles | او أعطي تايلور او اوحدا من هؤلاء الاغبياء من يدين لي ليفعلها |
| Kayda geçirenler akça pakça... soluk benizli, güneyli hödük beyazlarsa... o zaman Kleopatra, Elizabeth Taylor'a benzer... | Open Subtitles | إذا هو الأبيض رقيق ، بريئ الرجل الأبيض , بيكدس ، كركر حسنا، عندنا كليوباترا تبدو مثل إليزابيث تايلور |
| Evet, gitsem iyi olacak, Jenkins ve Taylor'a selam söyle. | Open Subtitles | حسناً .. أعتقد أنه من الأفضل أن أذهب الآن لكن سلميلى على جينكنز و تايلور |
| Richard Burton'ın Elizabeth Taylor'a verdiği yüzük gibi. | Open Subtitles | أنا أعلم. وقال انه كان أدخلت على أساس واحد أن ريتشارد بيرتون أعطى اليزابيث تايلور. |
| Koç Taylor'a antrenmana gecikeceğinizi söyleyebilirsiniz, çünkü ikiniz de cezalısınız. | Open Subtitles | انتم الاثنين اخبروا الكابتن تايلور انكم ستتأخرون على التدريب اليوم لاننى سوف أبقيكم فى الحجز هيا, لقد كانت دعابة جدية |
| Müzikal yönetmenimiz, gitardaki dostum John Taylor'a bir alkış. | Open Subtitles | حييوا معنا جون تايلور مخرجنا الموسيقي على الغيتار |
| Koç Taylor'a antrenmana gecikeceğinizi söyleyebilirsiniz, çünkü ikiniz de cezalısınız. | Open Subtitles | قولوا للمدرب تايلور انك سبب تاخيركم اليوم هو انكم ستحبسون كعقوبة |
| Outcome Initiatives'in logosu bizi Stuart Taylor'a götürmüştü. | Open Subtitles | شعار لنتائج المبادرات أدت بنا إلى المغتصب ، ستيوارت تايلور |
| Hâlâ Stuart Taylor'a bakmam gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد حقا بأنّني يجب أن ابحث عن ستيوارت تايلور |
| Taylor'a kendi işimde böyle yapsaydım hiçbir yere gelemezdim dedim. | Open Subtitles | لقد شعروا باليأس باكرا لقد أخبرت تايلور بأنني لو شعرت بمثل هذا اليأس في عملي |
| ...ve kız kardeşim Taylor'a orada hep benimle olduğu için de. | Open Subtitles | وشقيقتي تايلور لكونها دائما موجودة بالنسبة لي. |
| Polisler arabasında 8 yaşındaki kayıp kız Kelly Taylor'a ait elbise parçaları bulmuş. | Open Subtitles | وجدوا بعض الملابس الخاصة بفتاة مفقودة عمرها 8 سنوات اسمها كيلي تايلور في سيارته |
| Blanca, bana bir iyilik yapıp bu gece Bay Taylor'a göz kulak olur musun? | Open Subtitles | , بلانكا, هل من الممكن ان تعملي لي معروف و راقبي سيد تايلور الليلة؟ |
| Ajan Taylor'a dosya bırakacaktım. | Open Subtitles | كنت هنا لألقي بعض الملفات على العميله تايلور |
| Asscher kesimi bir Krupp elmas. Richard Burton'ın Elizabeth Taylor'a aldığı yüzüğün aynısı. | Open Subtitles | انه من الماس الكروب , الذي اعطاه ريتشارد بورتون لـ اليزابيث تايلور |
| Juliette Taylor'a baktıktan sonra boynuyla oynadı. | Open Subtitles | جوليت لي قامت بحك رقبتها بعد أن نظرت إلى تايلور |
| Roma'da, davranışları ve hastalıkları büyük gecikmelere ve gereksiz masraflara yol açan Elizabeth Taylor'a karşı çok yumuşak davranıyorlardı. | Open Subtitles | في روما، كان مسؤولو الشركة يتعاملون مع إليزابيث تايلور برفق شديد على الرغم من تصرفاتها و مرضها المتكرر قد تسببت في تأجيلات و تكاليف باهظة |
| Detektif Taylor'a selamını söylerim. | Open Subtitles | سأرسل المخبر تايلور فيما يتعلق بك. |
| Bir kız, koca bir İskoç askeri gibi Taylor'a saldırdı onu suçlayıcı ithamlarda bulundu. | Open Subtitles | تلك الفتاة الاسكتلندية الضخمة بدأت بتوبيخ "تايلور" وبدأت باتهامه من ثم بدأت تدعوه "جيمي" |
| Baylin, Taylor'a güvenmememi söyledi. | Open Subtitles | اخبرني بايلين عدم الثقة بـ تايلور |