| Yeteneklerinizi açığa çıkarttık çünkü iki evrenin de tehlike altında olacağını öngördük. | Open Subtitles | رعينا مواهبكم لأننا توقعنا أنها ستفيد حين يكون كلا العالمين في خطر. |
| hem ulusal rekabet gücümüz hem de ulusal güvenliğimiz tehlike altında. | TED | كلاً من القدرة التنافسيه و الأمن القومي في خطر |
| Ama her yıl binlerce deri sırtlı su kaplumbağasının şansı böyle yaver gitmiyor, ve türün geleceği ciddi tehlike altında. | TED | ولكن ، كما تعلمون ، الآلاف من السلاحف كل سنة ليست محظوظة جدا ومستقبل هذا النوع في خطر كبير. |
| Kendi işini düşünme. Bütün şirket tehlike altında. | Open Subtitles | انسى عملك إن الشركة بأكملها على المحك هنا |
| Hayatınızın önemli ölçüde tehlike altında olduğuna inandığımı belirtmek isterim. | Open Subtitles | يجب أن أقنعك بأننى أعتقد أن حياتك فى خطر كبير |
| İlk defa tehlike altında kalmıyorum. | Open Subtitles | هذه ليستالمرة الأولى التي اكون فيها بخطر |
| Bunu söylediğim için üzgünüm ama anneniz hala tehlike altında. | Open Subtitles | آسف لأن علي أن أقول هذا لكن الوالدة ما تزال في خطر كبير |
| Bunu söylediğim için üzgünüm ama anneniz hala tehlike altında. | Open Subtitles | آسف لأن علي أن أقول هذا لكن الوالدة ما تزال في خطر كبير |
| Halkayı kırdığım ve seni vaktinden önce uyandırdığım için özür dilerim... ama hepimizin büyük bir tehlike altında olduğundan endişeliyim. | Open Subtitles | أعتذر عن ايقاظك و عدم احترامي للنظام لكني اخشي اننا كلنا في خطر محدق |
| - Dünyanın geleceği tehlike altında. - Ne yapacağınızı biliyorsunuz. | Open Subtitles | مصير العالم في خطر تعرف ما الذي يجب فعله |
| Ama dünya tehlike altında ve hayatta kalmak için birlikte çalışmalıyız. | Open Subtitles | لكن العالم في خطر و علينا أن نعمل معاً للنجاة |
| Eğer o, düşündüğüm kişiyse o zaman hapishanenizin tehlike altında olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لو أنه من أظنّ أنه كذلك، إذاً، فلديّ سبب للإعتقاد بأنّ مركزك في خطر |
| Bu bir felaket! Görev tehlike altında! Savaş planımız yok! | Open Subtitles | هذه كارثة ، هذه المهمة في خطر وليس لدينا خطة أخري |
| Echo zaten tehlike altında. Senin de olmanı istemiyorum. | Open Subtitles | إيكـو أصبحت في خطر لا أريدك أن تكوني في خطر أيضا |
| Elemanların tehlike altında olduğumuzu bilmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يعلم الموظفون أن وضعنا في خطر ، يجب أن نحميهم |
| Dün onu hallettik, operasyonumuz artık tehlike altında değil. | Open Subtitles | لقد تمّ مُعالجة أمرها البارحة، عمليّتنا لمْ تعد في خطر. |
| Şu anda onunkinden çok daha fazla hayat tehlike altında. | Open Subtitles | في الوقت الحاضر، عدد من حياتهم على المحك أكثر من حياتها فقط. |
| Bana anlattıklarınızdan sonra Ruth'un sizden daha çok tehlike altında olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | واعتقدت ان روث ربما تكون فى خطر اكثر منك |
| Şimdilik bu insanların hâlâ büyük tehlike altında olduklarını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | في الوقت الحالي، أريدك أن تعرفي أنّ كل شخص من هؤلاء مازال بخطر حقيقي |
| Hayatları tehlike altında olan, yaşayan insanlar varken. | Open Subtitles | ... عندماعنديناس حقيقيونهناك لمن حياة في الخطر الحقيقي؟ |
| Birçok masum hayat tehlike altında. | Open Subtitles | حياة الكثير من الأبرياء على المحكّ. |
| Şu anda olduğunuzdan daha çok tehlike altında türler olmamıştınız hiç. | Open Subtitles | أنّك لم تكن أبدًا نوع مهدد بالإنقراض أكثر من هذه اللحظة. |
| Babamın hükümdarlığı esnasındaki tüm değerlerimiz şu anda tehlike altında. | Open Subtitles | كلّ شيء آمناً بعهد أبّي غدا الآن مهدّداً |
| Ben Dünya'nın büyük tehlike altında olduğunu anlatırken | Open Subtitles | بينما أُحاولُ إخْبارك أن الأرضَ في خطرِ حقيقى |
| Tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
| Dikkatsiz bir şekilde peşlerine düştüğün için ikisi tehlike altında. | Open Subtitles | مطاردتكَ المتهوّرة وضعتمهما في خطرٍ كنّا في غنى عنه. |