| O hâlde neden cumartesi akşamı bir otel barında tek başınasın? | Open Subtitles | لم أنت إذاً لوحدك في مساء يوم السبت في حانة فندق؟ |
| - Hayır delikanlı, tek başınasın. - İşte, fikrimi kanıtlama şansı. | Open Subtitles | والآن أنت لوحدك وهذه فرصتك لإثبات وجهة نظري |
| Hayır.hayır, Bu salaklarla bir daha kavga etmeye hiç niyetim yok. tek başınasın. | Open Subtitles | لا، لا، لا توجد لي اي رغبة في التورط مع هؤلاء الأشخاص مرة أخرى، أنت لوحدك في هذا |
| Dört dakikada geri dönmezsen tek başınasın. | Open Subtitles | اذا لم تعد للسياره في اربع دقائق فأنت بمفردك |
| Sonuçta hep tek başınasın. Bir tek sen varsın. Önemli olan da bu. | Open Subtitles | في النهاية أنت دائماً بمفردك أنت كل ما تمتلكينه , تلك النقطة |
| Şu andan itibaren tek başınasın. | Open Subtitles | ومن الآن وصاعداً ستصبح مسؤولاً عن نفسك وحدك |
| Sonun burada biter, veya daha kötü başka bir şeye karışırsan... tek başınasın. | Open Subtitles | أنت هنا، وستذهب لتخلط الأمور للأسوأ أنت في طريقك لوحدك |
| Seni zavallı adam, tek başınasın. Polis seni arıyor. | Open Subtitles | . ايها المسكين, انت لوحدك والشرطة تبحث عنك |
| Artık tek başınasın. | Open Subtitles | لكن هذه الايام قد انتهت، من الآن وصاعدا انت لوحدك |
| Artık tek başınasın. | Open Subtitles | لكن هذه الايام قد انتهت، من الآن وصاعدا انت لوحدك |
| Dediğin gibi, yarı çıplak ve düzüşmeyi seven beyaz bir kadınla tek başınasın. | Open Subtitles | أنت خارجاً هنا لوحدك كما تَقُولُ إمرأة بيضاء شبه متعرية لمن يحب أن يعاشرها |
| Elimden geleni yaparım; ama şu tepeyi aştığında, tek başınasın. | Open Subtitles | سأفعل ما يمكنني ،ولكن عندما تتخطى الجحيم ،ستكون لوحدك |
| Ben maçı seyretmeye gidiyorum! tek başınasın, oğlum! | Open Subtitles | سأكون في الغرفة أشاهد الشاشة الكبيرة أنت بمفردك |
| Bu şekilde davranmaya devam edeceksen tek başınasın. | Open Subtitles | إذا كنت ستصر على عمل هذا ستفعل ذلك بمفردك |
| Artık tek başınasın. | Open Subtitles | الان أنتي بمفردك , أتريدين توقع ما الذي سيحدث بدون مساعدتي ؟ |
| Ama üçüncüde, tek başınasın çünkü hayat da böyle. | Open Subtitles | و لكن الثالثة ، فأنت وحدك لأن هذه هي الطريقة التي يسير بها العالم |
| Kimse bu savaşı senin yerine yapmaz. tek başınasın. Sonra görüşürüz. | Open Subtitles | لا أحد سوف يقاتل في هذه المعركة من أجلك، أنتِ وحدك في هذا، أراكِ في الجوار |
| Doğruca ormana. Oradan sonra tek başınasın, tamam mı? | Open Subtitles | إلى الغابة مباشرةً بعد ذلك ستكونين وحدكِ ، اتفهمين؟ |
| tek başınasın. | Open Subtitles | لقد خُصيت |
| Unutma, tek başınasın. Hasbro'nun bu işle bağlantısı olamaz. | Open Subtitles | تذكر أنتَ وحدكَ في العملية لا علاقة لشركة (هاسبرو) بهذا الموضوع |
| O yüzden öğlene kadar tek başınasın. - Endişelenme. Zaten hiç müşteri gelmiyor. | Open Subtitles | انت وحيده حتى موعد العشاء لا مشكلة لن يكون هناك زبائن |
| Her şeyin dışında kaldın, dostum. Artık, tek başınasın! Nöbet değişim vakti. | Open Subtitles | لقد خسرت كل شيء ، يا صديقي انت على طريقك الخاصة انتهى وقتكم |
| tek başınasın çünkü daha önce hiç olan biteni arkanda bırakamadın, az önce söylediğin gibi. | Open Subtitles | أنت وحيد لأنك لم تفعل أبداً كما قلت للتو، تتخطى الأمر. |
| Bu zindanda tek başınasın ve Tanrı burada değil. Anne! | Open Subtitles | أنت وحيدة في عالم النسيان والرب ليس هنا |
| Bayağı hızlı elleri var gibi görünüyor. tek başınasın. | Open Subtitles | يبدو أن لديه يدين قوية أنتَ بمُفردك الأن. |