| Tamamen Almanya’yı , Batı’yı ve dünyayı temizlemekle ve cazibeli olmayan her şeyi defetmekten ibaretti. | TED | كانت عن تنظيف ألمانيا والغرب والعالم وغربلة كل ما هو غير رائع |
| Böylelikle, gerdek gecemizi kıçımı temizlemekle geçirirsin. | Open Subtitles | ستتمكنين من تقضية ليلة زفافك في تنظيف مؤخرتي |
| Yarım saati lensleri temizlemekle geçirir. | Open Subtitles | هو سَيَصْرفُ نِصْفَ في السّاعة تنظيف العدسةِ. |
| Papa, Tapınak Şövalyelerini "Şeytana Tapıcılar" olarak ilan etti ve Tanrı'nın, kendisini bu sapkınları yeryüzünden temizlemekle görevlendirdiğini söyledi. | Open Subtitles | و أعلن البابا أن فرسان المعبد .. هم عبدة للشيطان و قال أن الله قد كلفه بأن يقوم .. بتنظيف الأرض من هذه الهرطقة |
| Beni de emniyetteki yozlaşmayı temizlemekle görevlendirdi ki ben de onu yapmaya niyetliyim. | Open Subtitles | كلّفني بأن بتنظيف هذا القسم وهذا و هذا ما سأعمله بالضبط |
| Notlarım kötü ve basket bursu alamazsam hayatımı spor salonlarını temizlemekle kazanacağım. | Open Subtitles | فمع درجاتى السيئة ، إذا لم أحصل على منحة دراسية فسينتهى بى الحال فى تنظيف الصالات لأحصل على لقمة العيش |
| Silahımı temizlemekle vakit geçiremem. Sırf paranoyaksın diye. | Open Subtitles | أنا لن أقضي ساعة في تنظيف سلاحي لأنك مجنون بالشك |
| İsterdim ama muhtemelen ceplerindeki sakızları temizlemekle meşguldür. | Open Subtitles | كنتُ سأسأله ، لولا أنهُ مشغولٌ للغاية على الأرجح في تنظيف وإزالة العلكة من جيب معطفـه |
| Günlerini balık temizlemekle geçirince deniz hayatı hakkında birkaç şey öğreniyorsun. | Open Subtitles | .. عندما تقضين أيامكِ في تنظيف الأسماك فقد تتعلمين بضعة أشياء عن الحياة البحرية |
| Bak, bu sadece temizlemekle alakalı bir iş değil artık. | Open Subtitles | انظر , هذه ليست مجرد مهمة تنظيف بعد الان |
| Star City Körfezi'ni temizlemekle ilgili mailini aldım. | Open Subtitles | أنا حصلت على البريد الإلكتروني الخاص بك عن تنظيف ستار سيتي باي. |
| Sadece, hala insanların balık temizlemekle alakalı bir işi olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أن هناك أشخاص لا تزال لديهم وضيفة تنظيف السمك بعد الآن. |
| Şimdi bir sürü tedirgin insan karışıklığı temizlemekle meşgul. | Open Subtitles | الآن الكثير من الناس العصبية يحاولون تنظيف فوضاهم |
| Onun yerine tüm geceyi senin pisliğini temizlemekle harcadım. | Open Subtitles | بدلا من ذلك اقضي وقتي في تنظيف فوضاك. |
| Dünün büyük bir kısmını bedenini temizlemekle geçirdim. | Open Subtitles | قضيت معظم الوقت طوال أمس في تنظيف جسده |
| Evet, bu vakada kurbanı ve kıyafetlerini temizlemekle alakalı bir şey olabilir. | Open Subtitles | نعم بهذه القضية قد يعني أي شيء مرتبط بتنظيف الضحايا، من ضمنه غسل أجسادهم أو ملابسهم |
| Masayı temizlemekle başla ve yeni raketlerle top al. | Open Subtitles | يمكنـك البداية بتنظيف الطاولة هناك ثم أحضر بعض المضارب والكرات الجديدة . |
| Pisliği temizlemekle bir ilgisi var. | Open Subtitles | وإنما يتعلق بتنظيف القذارة الدهنية. |
| Farklı bir emir vermedikçe subay mutfağını temizlemekle görevlisin. | Open Subtitles | اذهب لتسلم العمل بتنظيف قاعة طعام الضباط -حيث ستظل حتى أعطي آوامر أخرى |
| Geçen seferkini temizlemekle meşgulüm hala! | Open Subtitles | لازلت مشغول بتنظيف المره الأخيره |