| Maybourne'a ne kadar güvenmesem de, kabul etmeliyim ki, Timothy en iyisi. | Open Subtitles | , بقدر عدم ثقتى بمايبورن يجب أن أقر , تيموثى هو الأفضل |
| Daedalus adlı mühimmat satıcısı ve tuttuğu profesyonel katil Timothy'yi yok etmek için tahsis edildin. | Open Subtitles | تم تكليفك بمهمة التخلص من تاجر أسلحه وذخائر حربيه يسمى ديديلس والمرتزق الذى ينفذ له عملياته ، تيموثى |
| Pentagon'da, Dr Timothy Harlow ile çalışma şansım olmuştu. | Open Subtitles | عندما كنت فى البنتاجون , سنحت لى الظروف أن أعمل مع الدوكتور تيموثى هارلو |
| St. Timothy Sıhhiye Grubu'ndan birkaç tane dosya geldi sana. | Open Subtitles | اه، وجاءت مجموعة من الملفات لك من المجموعة القديس تيموثاوس الطبي. |
| Adam. Bizi öldürürse, Timothy'i de öldürür. | Open Subtitles | ادم,هى سوف تقتلنا ثم ستقتل توماثى |
| Timothy'nin bu el. Sana arada hizmet eden saray hizmetçisi. | Open Subtitles | . تيمثي , خادم القلعه الذي قام بخدمتكِ من وقت لآخر |
| O Sarah, Timothy, ve Joe ile birlikte mutfakta ve elinde kafalarına doğrultuğu bir silah var. | Open Subtitles | إنه يحتفظ بكل من,سارة, و ,تيموثى و جو مربوطين فى المطبخ والمسدس موجه إلي رؤوسهم |
| O hafta sonu, Henry Paulson ve New York Merkez Bankası başkanı Timothy Geithner büyük bankaların CEO'larıyla Lehman'i kurtarmak için acil bir toplantı yaptılar. | Open Subtitles | فى نهاية الأسبوع كل من هينرى بولسون و تيموثى جيتنر رئيس بنك نيو يورك للاحتياطى الفيدرالى فيكرام بانديت مدير سيتى جروب |
| Obama Hazine Bakanı olarak Timothy Geithner'i atadı. | Open Subtitles | لقد أختار أوباما تيموثى جيثنير كوزير للمالية |
| Merhaba, Özel Ajan Timothy McGee'nin telefonu. | Open Subtitles | مرحباً ، لقد وصلت إلى العميل الخاص تيموثى مكيجى |
| Önümüzdeki cumartesiden bir hafta sonra, sabah saat 11.10'da aranacak ve 61.Cadde'deki Timothy Swardon Sanatoryum'una götürüleceksin. | Open Subtitles | بعد أسبوع بداية من السبت القادم سيتم الاتصال بك فى الحادية عشرة صباحاً وستنقل إلى مصحة تيموثى سوردون .. فى الشارع الحادى والستين |
| Timothy, beni öldüreceğini biliyorum, dostum. | Open Subtitles | تيموثى ، أنا أعلم إنك ستقتلنى يا رجل |
| Timothy yalnız takılıyor, bir şansımız vardı. | Open Subtitles | تيموثى يتصرف بمفرده ، لدينا فرصه |
| Timothy 3:1-5'te ne der bilir misiniz? | Open Subtitles | أتعلمين ماذا كتب في رسالة "تيموثاوس 3: 1-5"؟ |
| 1. Timothy hatırlatılıyor bana. | Open Subtitles | أذكر لك من الرسالة الأولى إلى تيموثاوس |
| Timothy'i istiyorlar. | Open Subtitles | انهم يريدون توماثى |
| Sen özelsin, Timothy. | Open Subtitles | انك مميز توماثى |
| Timothy köyde altın para harcamaya çalıştı. | Open Subtitles | تيمثي حآول صرف عمله ذهبيه في القريه |
| Timothy'nin bağlı olduğu aleti ben çok severim. | Open Subtitles | الآلة التي عالق بها تومثي من آلاتي المفضلة |
| Timothy Brown da Nashville'de Keith Carradine ve Geraldine Chaplin ile beraber. | Open Subtitles | و تيموثي براون في ناشفيل مع المثير كيث كارادين و جيرالدين شابلن |
| Ve Timothy, benim fikrime göre, bir insan olarak, en azından birisinin hayatını kurtarmaya karar vermiş. | Open Subtitles | و ثيموتي, بطريقة عفوية, و بحكم أنه إنسان, قرر أن ينجو بحياته. |
| Benim inancıma göre, Timothy Treadwell bizim 7000 yıldan beridir gerisinde durduğumuz sınırı aşmıştı. | Open Subtitles | حين انظر للمسألة من خلال ثقافتنا تيموتي تريدويل تجاوز الحدود التي عشنا فيها واحترماناها منذ 7000 سنة |
| Timothy neden barbekü olayına gelmiyor ki? | Open Subtitles | لماذا لا يمكن لتيموثي ان يحب الشواء |
| Yarım saat sonra, Timothy J. Dugan diye biri Suç Komisyonuyla gizli bir toplantı yapmış, orada da hep o konuşmuş. | Open Subtitles | بعدها بنصف ساعه اقام تيمونى دوغان جلسه سريه مع لجنه الجنايات وهو من اخذ يتحدث |
| Timothy Ma'nın başını bowling topunun içine saklamış. | Open Subtitles | الضباط وجدوا رأس (توماسى) داخل كرة البولينج |