| O sırada, Dublin'deki Trinity Üniversitesinde klasikleri öğretiyordu. | TED | في ذلك الوقت، كان يدرّس الكلاسيكيات في كلية ترينتي في دبلن. |
| Shasta'nın batısında, Trinity adında bir dağ gölü. | Open Subtitles | إنها بحيرة بجبال الألب تسمى ترينتي غرب شاستا |
| Ve İrlanda'daki, ünlü Dublin Trinity kolejinde çalışmaya başladı. | Open Subtitles | وبدأ التدريس في كلية ترينتي الشهيرة في دوبلن, ايرلندا |
| Ama Trinity'de atom bombası denemelerini görünce araştırmayı bıraktı ve notlarını yok etti. | Open Subtitles | ولكنه عندما راى اختبار القنبلة النووية في الثالوث اوقف بحثه ودمر جميع الاوراق |
| Allah'a şükürler olsun ki Trinity Wall Street fark etti ve Yeşil Bronx Makinasını meydana getirmemizi sağladılar. | TED | وحمداً لله أن شارع جدار الثالوث لاحظوا، لأنهم ولّدوا لنا ماكينة برونكس الخضراء. |
| Solundaki kapı Matrix'e ve Trinity'ye geri dönmeni sağlayacak. Böylece türün yok olacak. | Open Subtitles | والباب الايسر يقودك الى العودة الى الماتركس الى ترينيتي وفناء الجنس البشري |
| Trinity'nin ölüp ölmemesine karar vermem gerektiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تعنين أنني يجب ان اختار ان تعيش ترينيتي او تموت؟ |
| Eğer Trinity Church ile ilgili birşeyimiz varsa o da, oradaki bölümde olurdu. | Open Subtitles | لو كانت لدينا أية معلومات حول كنيسة "ترينتي"، فستكون بذلك القسم الذي هناك. |
| Trinity gibi mode ve kültürden etkilenmiş sadece bir avuç sanatçı var. | Open Subtitles | هناك عدد محدود من المطربين ممن أثروا على الموضة والثقافة في البلاد مثل ترينتي |
| LA'da Trinity'nin üçgünlük yardımının ilk tarafı. | Open Subtitles | هذه المشاهد مأخوذة من كاميرات مراقبة أحدى حفلات ترينتي الخيرية هنا في لوس انجلوس |
| Birkaç Sanatçı müzik efsanesi Trinity'nin kalabalığını yönetiyor. | Open Subtitles | قليلون هم من يأسرون الجمهور بموسيقاهم كما يفعل العملاق ترينتي |
| - Trinity WCN'e iftira için dava açabilir. | Open Subtitles | ترينتي يمكنه أن يرفع دعوى ضد القناة بتهمة القذف |
| Trinity'e iftira atmak için birlikte ayarlanmış bir videodan sille yiyen hayranın kurban olarak altüst edildiğine dair iki durum raporunu zaten gördüm. | Open Subtitles | رأيتُ تقريرين يؤكدان أن الضحية مجرد معجبة مختلة عقلياً قامت بوضع هذا الفيديو لتبتز وتفتري على ترينتي |
| Trinity'nin karısı da kocasının bir hayvan olduğunu kaynağından duysun. | Open Subtitles | وينبغي على زوجة ترينتي أن تسمع الحديث من المصدر |
| Trinity'yi dekore etme konusunda seninle konuşmayı denemek için Nikon'un sana üç haberci gönderdiğini biliyorum. | Open Subtitles | سمعت أن نيكون ارسل رجال يطلب منك العمل على الثالوث |
| Az önce, Holy Trinity Katolik Kilisesi'nden Peder Oscar Hubert'le konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت للتو إلى الأب أوسكار هوبرت راعى كنيسة الثالوث المقدس الكاثوليكية |
| Vertical Trinity'de disiplini sağlamak için şiddete uygulamaya inanmayız. | Open Subtitles | في الثالوث العمودي، نحن لا نؤمن بأن العنف هو التأديب الملائم |
| Solundaki kapı Matrix'e ve Trinity'ye geri dönmeni sağlayacak. Böylece türün yok olacak. | Open Subtitles | والباب الايسر يقودك الى العودة الى الماتركس الى ترينيتي وفناء الجنس البشري |
| Trinity'nin ölüp ölmemesine karar vermem gerektiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تعنين أنني يجب ان اختار ان تعيش ترينيتي او تموت؟ |