| Peki bu büyük resmi nasıl akılda tutuyoruz? | TED | إذًا كيف نبقي على تلك الصورة الكبيرة في أذهاننا؟ |
| Dolayısıyla, havada bir milyon top tutuyoruz ama neler oluyor? | TED | لذا كأننا نبقي على مليون كرة في الفضاء ولكن ماذا يجري؟ |
| Oh, bu evleri sadece yatlarımız için tutuyoruz. | Open Subtitles | إنّنا نحتفظ بهذه في المنزل من أجل تعميد اليخت |
| Burada senin gibi tiplerin bir listesini tutuyoruz. | Open Subtitles | نحن نحتفظ بقائمة للناس مثلكم هنا في المركز |
| Biz onu taşımıyoruz. Beladan uzak tutuyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نقوم بنقله، بل نبقيه بعيداً عن المشاكل |
| Şimdilik onu hayatta tutuyoruz. Ancak artık tıbben bir ölü. | Open Subtitles | نحن نبقيها على قيد الحياة الآن و لكنها ميته دماغياً |
| O etrafta olmadığı zaman nefesimizi tutuyoruz... | Open Subtitles | نحن نمسك أنفاسنا عندما يكون هنا بالقرب |
| Sizi uyarayım, odanın kapısını sürekli kilitli tutuyoruz. | Open Subtitles | يجدر بي أن أحذركم من أننا نبقي تلك الغرفة محكمة الغلق عن بقية المنزل |
| Arka kanalları, bir felaketi önlemek amacıyla açık tutuyoruz. | Open Subtitles | نبقي القنوات الخلفية مفتوحة بأمل تفادي كارثة |
| Bulabildiğimiz en güvenli yer. O yüzden ilacın kaynağını burada tutuyoruz. | Open Subtitles | انه اكثر مكانا امنا وجدناه لكي نبقي مصدر العلاج هنا |
| Defteri burda koruma altında tutuyoruz ve defteri alabilmek için herkesin güvenlik koduna ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن نبقي مفكرة الموت تحت الحراسة هنا، لذا نريد كلمة السر |
| Burası. Bütün bilgisayar sunucularını bu odada tutuyoruz. | Open Subtitles | هناك نحن نبقي خادمات الحاسوب في تلك الغرفة |
| Büyük çocukları burada tutuyoruz. | Open Subtitles | هذا حيثما نحتفظ ببعض الأطفال من ذوى الأعمار الكبيرة. |
| Hayır, sayın yargıç. Ancak, tanığı tekrar çağırma hakkımızı saklı tutuyoruz. | Open Subtitles | كلا، سيادتك، لكن نحتفظ بحق طلب الشاهد مرة أخرى |
| 1958'den beri burada geniş kapsamlı kayıt tutuyoruz. | Open Subtitles | إننا نحتفظ بسجلات شامله هنا من كل العائلات من سنه 1958 |
| İsmini kendi güvenliğini korumak amacıyla gizli tutuyoruz. | Open Subtitles | نحن نحتفظ بأسمه سرياً من اجل سلامته الشخصية. |
| P'de yakaladığın ilk beyni burada tutuyoruz. | Open Subtitles | ذلك الدماغِ الأول، الذي أسرته على الكوكب بي، نحن نبقيه هنا |
| Terk edilen ya da evlatlık verilen bebekleri burada tutuyoruz. | Open Subtitles | هنا نضع الأطفال حديثو الولاده حيث نبقيها معزوله عن المؤثرات الخارجيه او نرفعهم للتبني لاحقاً |
| Ellerimizi düşündüğümüzde, bize bağlı bu araçları ve onların yapabildiklerini -- evler ve mobilyalar yapmak, büyük duvar resimleri çizmek -- ve çoğu zaman bir kontrolcü veya bir cep telefonu tutuyoruz. | TED | إذا فكرنا في أيدينا، وفي هذه الأدوات المرتبطة بنا، وما يمكنها فعله-- بناء المنازل والأثاث، ورسم لوحات جدارية ضخمة -- وفي معظم الوقت نمسك بجهاز تحكم أو الهاتف الجوال. |
| Hanımlar, yatma saatindeyiz ama bugün ışıkları açık tutuyoruz. | Open Subtitles | سيداتي، حان وقت إطفاء الأنوار. و لكننا سنبقي الأنوار مفتوحة الليلة. |
| Gerçekten de karar veriyorlar. Aynı şekilde sayısal bir mozaik tutuyoruz. Çünkü bu, yapılandırıcı veya Montessori veya herhangi başka eğitim sistemi değil, | TED | وبعد ذلك، في هذا السياق نفسه، نحافظ على فسيفساء رقمية، لأن هذا ليس البنائية أو مونتيسوري أو شيء من هذا. |
| Adamı garanti için tutuyoruz... araştırdığımız suçlarla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | ـ نحن نحتجز الرجل للتحقيق لقد ناقشنا كل ما يتصل بالجرائم |
| tutuyoruz. Sokağın başındaki bina, orasıyla da ilgileniyor musunuz? | Open Subtitles | سنأخذه , هل تدير المبنى في آخر الزقاق ؟ |
| tutuyoruz. | Open Subtitles | سنأخذها |
| Geniş spektrumlu antibiyotikle kontrol altında tutuyoruz ama diğer böbreği de ciddi bir hasar almış. | Open Subtitles | أبقيناه تحت المراقبة مع علاج مكثّف بالمضادات الحيوية لكنّ كِليته التي نجت أصيبت بأضرار بليغة |
| Aynen. Mahkeme dosyasını incelerken onu burada tutuyoruz. | Open Subtitles | بالظبط , إننا نحتجزه هُنا . حتى تراجع المحكمة قضيته |
| Sayın Hâkim, işin aslı şu ki, kadını ufak bir suçtan içeride tutuyoruz. | Open Subtitles | سيدي، الواقع أننا نحتجزها بسبب جنحة وستخرج بكفالة يوم الاثنين |
| Anıları sanki bizi tanımış gibi tutuyoruz. | Open Subtitles | نحن نتمسك بالذكريات كما لو أنها تحدد لنا. |
| Evet efendim. Onları konferans odasında tutuyoruz. | Open Subtitles | أجل ياسيدي , نحن نحتجزهم في قاعة المؤتمرات |