| Önce, soda ve tuzla başlayalım. | Open Subtitles | بالتأكيد أولا سوف نبدأ بعمل مزيج من الصودا و الملح |
| Ben bir deniz kurduyum. tuzla beslenirim, efendim. | Open Subtitles | انا اتطلع الى الوصول للطريق انا مثل كلب البحر.احتاج الى قليل من الملح |
| Annem, tuzla biberi aynı çizgiye dizip... bana akıl verirken ki yüz ifadesini takındı. | Open Subtitles | أميّ وضعت الملح على خطّ مستقيم مع الفلفل وجهها عندما اخبرتني بهذه القصة الحكيمة |
| Ama sana söyleyeyim, bazı yerler asla tuzla ovulmamalı. | Open Subtitles | دعني أقول لكِ فقط , أن الاشياء الخاصه لا يجب أبداً أن تفرك بالملح |
| Artık sadece tuzla biber kaldığı için çok komik görünüyor. | Open Subtitles | انها مجرد ملح و فلفل الآن لذلك فهي تظهر سخيفة للغاية الآن |
| tuzla yakınlarındaki Boşnak barikatındayız. | Open Subtitles | ها نخن هنا أمام الحاجز البوسنى بالقرب من قرية توزلا... |
| Bir avuç tuzla ovalarlar. | Open Subtitles | يُنظّفونها بحُفنة كبيرة من المِلح. |
| Bunu tekerlekli sandalye ve tuzla nasıl açıklayabilirsin ki? | Open Subtitles | وكَيفَ تُفسرين نثر الملحِ في الغُرفة وحركة الكرسيِ؟ |
| Tıp tarihinde 5 cc'lik tuzla, aşırı dozdan ölen tek bir vaka yoktur. | Open Subtitles | بعد إجراءات البحوثات في الطبّ لم يتبين أنه قد مات شخص من 5 ملم من السيلم |
| Tamam, et az tuzla birlikte az pişmeli. | Open Subtitles | حسناً ، اللحم يجب أن يكون ناضجاً مع القليل من الملح |
| Krema, sos veya tuzla tadı örtmeye çalışabilirsin ama sidikle ilgili şöyle bir şey var ki bir çeşit direnme gücü var. | Open Subtitles | يمكنـك تغطيتـه بالكريـم أو الحسـاء أو الملح لكـن للبـول طريقتـه بأن يظهـر بكل شــيء |
| Sağ ol, eğer bir dahakine biraz da tuzla saldırırsan çok işime yarar. | Open Subtitles | شكراً لك، إن كان بإمكانك مهاجمتي ببعض الملح سيكون هذا رائعاً |
| Tavuk kanatlarını servis tabağına koy ve tuzla birlikte götür. | Open Subtitles | ضعي هذه الأجنحة على هذا الطبق .وأخرجيه مع الملح |
| Laura, bize 300 gram tuzla karıştırılmış 2 litre su lazım. | Open Subtitles | لورا نحتاج 2 لتر من الماء الحار مع 300 غرام من الملح |
| tuzla antiasidi karıştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | لأنني أريدك أن تأخذي الملح ومضاد الأحماض |
| Onların politikası ekmek ve tuzla sınırlandırılıyor. | Open Subtitles | سياستهم تنحصر في الخبز و الملح |
| tuzla bu çemberi, koruma ve arınma için çiziyoruz. | Open Subtitles | نرسم حواف الدائرة بالملح للحماية والنقاء |
| - Ama ağzım tuzla doldu. | Open Subtitles | أعتذر من سيادتك يا ليدي غراثام ولكني تناولت ملعقة مليئة بالملح |
| 10 parça biftek, bir parça domuz yapışması için... üç soğan, karabiber ve tuzla marine edilir... ve 24 saat bekletilir. | Open Subtitles | عشرة أجزاء لحم بقر، جزء من لحم الخنزير من أجل النكهة ثلاثة قطع بصل ممزوجة بالملح فلفل أسود، دعها ترتاح لمدة 24 ساعة |
| tuzla biber istemiştim. | Open Subtitles | على الطاولة، لقد طلبت ملح و فلفل. |
| - Az tuzla. - Peki ya çilek? | Open Subtitles | ـ ملح قليل ـ و الفراوله ؟ |
| Burası Bosna merkezinde,tuzla'ya yakın bir mülteci kampı. | Open Subtitles | هذا مخيم لاجئين قرب توزلا في وسط بوسنيا |
| Peynirlerin arasına tuzla ve karabiber dök. | Open Subtitles | المِلح والفلفل بيَن الجُبن. |
| Kompartıman kuru ve bu kadar tuzla buzulları bile eritiriz. | Open Subtitles | والحجيراتُ جافة كما أنَّهُ لدينا ما يكفي من الملحِ لإذابةِ قممٌ جليديّة |
| Tıp tarihinde 5 cc'lik tuzla, aşırı dozdan ölen tek bir vaka yoktur. | Open Subtitles | بعد إجراءات البحوثات في الطبّ لم يتبين أنه قد مات شخص من 5 ملم من السيلم |