| Polis Maggie'yi ailesinin evini havaya uçurmaya çalışmaktan gözaltına almış. | Open Subtitles | ماغي، تم احتجازها من قِبل الشرطة لمحاولتها تفجير بيت والديها |
| Hapiste birlikteyken bana insanları havaya uçurmaya bayıldığını buna doyamadığını söyledi diyelim. | Open Subtitles | فلنقل انه عندما تزاملنا أخبرنى إنه يحب تفجير الناس هذا غير كافى |
| Binbaşı Shears, bana köprüyü uçurmaya yardımcı olmaya gönüllü oldu. | Open Subtitles | لقد تطوع توه للعودة معى ومساعدتى لتفجير جسر كواي |
| Lütfen bana bir yerlerde bir iblis olduğunu söyle çünkü şuan bir şeyleri havaya uçurmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | ، رجاء قل لي أن هناك مشعوذ بمكان ما . لأنني أرغب بتفجير شيء ما |
| Parlamento binasını, içindeki kral ve diğer parlamenterlerle birlikte havaya uçurmaya çalışmış. | Open Subtitles | حاول أن يفجر البرلمان و الملك و اللوردات و الحكومة كلها بداخله |
| Dikkatini dağıtıyorsun. Uçağı uçurmaya çalışıyor. Lütfen! | Open Subtitles | أنت تشتت انتباهها، إنها تحاول التحليق بالطائرة |
| O adam, Katara ile beni hapsedip hepimizi havaya uçurmaya çalıştı. | Open Subtitles | هذا الرجل إحتجزني أنا و كتارا في السجن و حاول تفجيرنا |
| Kasamı uçurmaya çalıştığın için bile kızgın değilim. | Open Subtitles | لست منزعجاً حتى منك لمحاولة نسف خزنتي نسفاً كاملاً |
| Pakistanlı bir Müslüman arabası bomba ile havaya uçurmaya çalıştı. | TED | كان هناك ذلك الرجل المسلم الباكستاني الذي حاول تفجير سيارة مفخخة. |
| Pekâlâ. Hatırla, Klingonlar Atılgan'ı havaya uçurmaya çalıştığında, Kaptan Kirk der ki: | Open Subtitles | أتذكر عندما كان الـ كلينجونز على وشك تفجير الـ إنتربرايز ؟ |
| O gemiyi havaya uçurmaya çalışacağımızı biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أننا ذاهبون لنحاول تفجير السفينة |
| Biri Vincent'i arabasıyla birlikte havaya uçurmaya kalktı. | Open Subtitles | احدهم حاول تفجير سيارة فينسيت وهو بداخلها |
| İkimiz de içindeyken bu uçağı havaya uçurmaya niyetliysen bu şekilde bitmez. | Open Subtitles | إذا كنت تخطط لتفجير هذه الطائرة و نحن معا على متنها فهذا لن ينهي الأمر الملايين سيتحولون |
| Onu tanımıyorum, ama beynini uçurmaya hazırdım. | Open Subtitles | أنا لا أعرفها , كنت مستعد لتفجير رأسها |
| Tüm asteroiti uçurmaya yeter! | Open Subtitles | ذلك كافٍ لتفجير هذا الكويكب بأكمله. |
| Kafanı uçurmaya çalıştığında, zamanında çekilmeye mi dikkat edeceksin? | Open Subtitles | تقومين بالحذر و الترقب لإلا يقوم بتفجير رأسك؟ |
| Benim adamlarım olduğuna inandığın keskin nişancılar kafamı uçurmaya çalıştı! | Open Subtitles | أولئك القناصة الذين كنتَ مقتنعاً أني أحضرتهم لقد حاولوا بتفجير رأسي |
| Bassam Aramin 16 yaşındayken İsrailli bir askeri konvoyu el bombasıyla havaya uçurmaya çalıştı. | TED | عندما كان عمر بسام أرامين 16 عاماً حاول أن يفجر القافلة العسكرية الإسرائيلية بقنبلة يدوية. |
| Fabrikayı hava uçurmaya gidiyor sonra da... | Open Subtitles | سيحاول ان يفجر المصنع الان وعندما سينتهي.. |
| Evet, haklısın. Helikopterimi uçurmaya benziyor. | Open Subtitles | صح أنت محق يشبه التحليق بمروحتي |
| Eğer gemisini uçurmaya çalışırsa, patlayıp ülkenin yarısını yok edecek. | Open Subtitles | لكنه أحمق إذا ما حاول التحليق بهذه السفينة... فسوف تنفجر و تبيد نصف البلد... |
| Sizi gezdireyim, nasılsa kimse gemiyi durdurup havaya uçurmaya çalışmıyor. | Open Subtitles | سأريكم الأنحاء .. بما أنه لا يوجد احد يحاول إيقاف السفينة أو تفجيرنا |
| Seni kumarda yenmeye... ya da kelleni uçurmaya çalışmayan biriyle... yemek yemek hoşuna gidebilir. | Open Subtitles | وربما تستمتع بالجلوس مع شخص لا يتطلع إلى هزيمتك في الورق أو نسف رأسك اللعين |
| Ama bu can sıkıcı pub'ı yarım mil havaya uçurmaya yeterli. | Open Subtitles | ولكنها كافية لنسف هذا المكان وقذفة لبعد نصف ميل فى الهواء |