| tabii ki asla inşa edilmedi, çünkü sürekli başka bir işle uğraşıyordu. eğer yapılsadı... 1940'larda, her şey değişti. | TED | وبالطبع، فهو لم يبنه قط، لأنه كان دائما يعبث بمخططات جديدة، لكن حين تم بناؤه، بالطبع، في الأربعينيات، تغير كل شيء. |
| Eee, onu gördün. Motorla uğraşıyordu. | Open Subtitles | لقد رأيتِه, لقد كان يعبث بالمحرك |
| uğraşıyordu işte, ne yaptığını bilmiyorum. | Open Subtitles | كان يعبث بسيارتي لا أعلم ما كان يفعله |
| Beaumont'ta, Harrison Caddesi'nde oturuyorduk babam bahçede kamyonuyla uğraşıyordu... ..annem de evde işlerini yapıyor, yemek falan hazırlıyordu. | Open Subtitles | كُنا نعيش في بومانت في هاريسون أبي كان يعمل على سيارتي في الباحة الخلفية و أمي كانت تُنظف أو تعد الغداء |
| 10 aydır bu iş için uğraşıyordu ve herşey yolundaydı. | Open Subtitles | لقد كان يعمل على القارب منذ 10 شهور, وكل شئ كان على مايرام |
| Bir şey bilip bilmediğini çözmek için seninle uğraşıyordu. | Open Subtitles | هو فقط يعبث معك ليري إن كنت تعرف شئ |
| Cane kiliseyle uğraşıyordu. | Open Subtitles | كان يعبث بالكنيسة |
| Yani Nesic amigdala ile mi uğraşıyordu? | Open Subtitles | جميعها من شأنها أن تشير إلى التغييرات من هذا الجزء من المخ - إذن كان (نيسيك) يعبث بالأمقدالة؟ |
| Son üç aydır Harry benimle uğraşıyordu. | Open Subtitles | خلال الثلاثة الأشهر الماضية (هاري) كان يعبث معي. |
| işe yaramaz bilgisayar ile uğraşıyordu. Ama bir türlü başlatamadı. Terlemeye başladı. | Open Subtitles | السيد (شوكلا) كان يعبث بالحاسوب لكنه لم يتمكن من تشغيله |
| Evet, hemen şuradaydı oyun eviyle uğraşıyordu. | Open Subtitles | ،صحيح، لقد كان هنا . يعمل على منزل الألعاب |
| Kahretsin, Tweety Bird o işle uğraşıyordu. | Open Subtitles | اللعنة ، (تويتي بيرد) يعمل على ذلك الأمر |
| Ne kadar zamandır bunun üzerinde uğraşıyordu? | Open Subtitles | منذ متى وهو يعمل على هذا؟ |
| Daniel'ın karşısındaki komşusu motosikletiyle uğraşıyordu. | Open Subtitles | جار (دانيل) من الشارع المقابل... لقد كان يعمل على دراجته. |