| Yerli bir eski asker ve Kaliforniya Ulaştırma Departmanı'nda çalışan bir grafik tasarımcı olan John Hood tarafından tasarlanmıştı. | TED | رسمها مصمم جرافيك يدعى جون هود، كان من المحاربين الأمريكيين الأصليين وعمل لدى وزارة النقل في كاليفورنيا. |
| Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu'nun dedektifiyim | Open Subtitles | أنا المحقق المسؤول بقضية سلامة النقل الوطني |
| Ulaştırma ve hazine bakanlarını ve SEC başkanını hatta alın | Open Subtitles | اتصل بوزير النقل والماليه ومدير اللجنة الفيدرالية للإتصالات |
| Ulaştırma Bakanlığı verilere göre geçen sene yalnızca ABD'de 35.000 insanın trafik kazalarında yaşamını yitirdiğini bildirdi. | TED | قدّرت هيئة المواصلات أنه في السنة الماضية توفي 35000 شخص إثر حوادث سير في الولايات المتحدة وحدها. |
| NSW Ulaştırma ve Altyapı Bölümü tarafından yapılan ses kaydı. | Open Subtitles | صوت مسجل بواسطة إدارة "نيوساوث ويلز " للنقل والبنية التحتية. |
| Ulaştırma dairesindeki adamlarımız demiryolu muhabere ağını güvenceye aldılar. | Open Subtitles | رجالنا في مكتب النقل أمَّنوا شبكة إتصالات السكة الحديدية |
| Ulaştırma dairesindeki adamlarımız demiryolu ağını kontrol altına aldılar. | Open Subtitles | رجالنا في مكتب النقل أمَّنوا شبكة إتصالات السكة الحديدية |
| Ulaştırma sistemleri grubunun geri kalanı önümüzdeki çeyreklerde | Open Subtitles | لبقية أنظمة النقل المجموعة ستواصل بأهمية |
| Olası bir kaçak için Ulaştırma Güvenlik'den durdurma emri istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج لمُراقبة إدارة أمن النقل على هاربة مُحتملة. |
| Onu otobüste görmüş. Massachusetts Ulaştırma Kurumu veritabanına bakacağım. | Open Subtitles | سأراجع قاعدة بيانات إدارة النقل ''في خليج ''ماساتشوستس. |
| Lanet Ulaştırma Güvenliği'nin benimle işi bitene kadar uçağı kaçırdım. | Open Subtitles | و عند انتهاء إدارة النقل اللعينة منّي، كانت الرحلة قد فاتَتْني. |
| Beni ulaştıramıyorsan Ulaştırma Bakanlığı sekreteri olmanın ne anlamı var. | Open Subtitles | وما هي المهم في أن تكون سكرتير دائم لقسم النقل إذا أنت لايمكنك نقلي |
| Ulaştırma Bakanlığı ulusumuz için hayati önem taşıyor. | Open Subtitles | العمل في وزارة النقل يعد أمر حيوي للبلاد. |
| Bütün yollar ve köprüler Pawnee'nin Ulaştırma departmanının kapsamı altındadır. Orası da, belediye binasının dördüncü katında bulunmakta. | Open Subtitles | قسم النقل في بلدية بوني والذي يقع في الدور الرابع في مبنى البلدية |
| Arama Bülteni Alçaktan Uçan İletişim Uyduları ve Ulaştırma mercileri ile yapılıyor. | Open Subtitles | .ويقومون بجولات مع ضباط الأمن وسلطات النقل |
| Ulusal Ulaştırma Güvenliği Dairesi'ni duymuş muydunuz? | Open Subtitles | هل سمعتِ من قبل بالمجلس الوطني لأمن النقل ؟ |
| Ulaştırma güvenlik idaresini ara, onu uçuşa yasaklılar listesine alsınlar. | Open Subtitles | إتصل بهيئة أمن النقل ضعه على قوائم منع السفر |
| Ulaştırma Güvenliği İdaresi'ni aradın ve milli güvenlik savunmalarını mahvettin? | Open Subtitles | اتصلت بأمن النقل وهاجمتهم بسبب حجتهم الواهية |
| Ulaştırma Bakanı'sın sen, fikrini istemiyor mu yani? | Open Subtitles | إنك وزير المواصلات, هل أنت بحاجه لتبرير ارائك؟ |
| Bu Oliver Charles. Ulaştırma irtibatımız. | Open Subtitles | هذا أوليفر تشارلز ، مسئول المواصلات |
| Sen Ulaştırma bakanı olmak için biraz genç değil misin? | Open Subtitles | الست صغيرا جدا لتكون وزير المواصلات ؟ |
| Ulaştırma bakanı olma ihtimali olduğunu ima et. | Open Subtitles | ولمحي له أنه قد يكون هناك منصب كوزير للنقل |
| Ulaştırma Bakanlığı, ben Bev. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | النقطة الشاملة , (بيف) تتكلم |