| Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, Utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
| Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, Utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
| Korkak olmakta Utanılacak bir şey yok. Korkak mı? | Open Subtitles | حمداً لله أنك عدت لا عيب في أن تكون جباناً |
| Ama şunu bilmelisin ki, hayallerinin peşinden gitmenin Utanılacak bir yanı yoktur. | Open Subtitles | لكني أعتقد أنك يجب أن تعرف أنك لايجب ان تخجل من سعيك وراء حلمك |
| Elbette, yoksulluğun Utanılacak bir şey olmadığının farkındayım. | Open Subtitles | أدركتُ بالطبع أنّ الفقرَ ليس عاراً |
| Hepimiz kendimizi yalnız hissederiz, bayan. Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | جميعنا نشعر بالوحدة سيدتي ليس من عار في ذلك |
| Travma yaşaman çok normal. Utanılacak bir şey yok bu konuda. | Open Subtitles | من الطبيعي الشعور بالصدمة، وهو شيء لا يجب أن تخجل منه |
| Utanılacak bir şey yok. Birçok erkek ailesiyle yaşıyor. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للخجل يعيش الكثيرون من الرجال مع اهلهم |
| Korkmak Utanılacak bir şey değildir, Doktor. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للخجل منه يا دكتور |
| Yatağını ıslatmanın Utanılacak bir tarafı yoktur, fıstığım. | Open Subtitles | التبول في السرير , لا يدعو للخجل |
| Yatağını ıslatmanın Utanılacak bir tarafı yoktur, fıstığım. | Open Subtitles | التبول في السرير لا يدعو للخجل يا فستق |
| Sindirim Bozuklukları Doktoru'nun ofisine gelmekte Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا عيب في القدوم إلى أخصائي الامراض الباطنية |
| Bir seferlik es geçmende Utanılacak bir şey yok. - Kontrolü ben yaparım. | Open Subtitles | وله أولاد صغار حسنا, لا يوجد عيب في عدم المشاركة بهذه الحالة |
| Bu Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | هل هذا لا تخجل من. |
| Hey, hey, hey. Yaşamak istemenin Utanılacak bir yanı yok. | Open Subtitles | ليس عاراً أن ترغب في العيش |
| Ailelerin birbirine yardım etmesinde Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عار في مساعدة أفراد العائلة لبعضهم |
| Öyle de kalacak. Tamam, bunda Utanılacak bir şey yok. Görevin icabıyla bunu yaptın. | Open Subtitles | هذا شىء لا يجب أن تخجل منه لقد فعلت هذا أثناء أدائك للخدمة |
| ''Mülteci'' kelimesinin rezil, Utanılacak bir şey olarak nitelendirilmesi beni hayretler içerisinde bırakıyor. | TED | يُزعجني كيف أن كلمة "لاجئ" تُعتبر شيئاً قذراً. شيئاً يُخجل منه. |
| Hangimizin nevrotik olduğuna gelirsek, biz analistlerin bir parça nevrozun Utanılacak bir şey olmadığı konusunda anlaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | فمن منا مصاب بالعصاب ، أعتقد بان كلانا متفقين بان العصاب البسيط لا يجب الخجل منه |
| Bir kız tarafından dayak yemenin Utanılacak bir tarafı yok. Eski karım beni yiyip bitirirdi. | Open Subtitles | ليس من العار أن تضرب بواسطة فتاة فزوجتي السابقه إعتادت تدميري |
| Joe, Utanılacak bir şey bunda. Hepimiz yetişkiniz. | Open Subtitles | ليس هناك شىء لتخجل منه يا جوى كلنا ناضجين هنا |
| - Rahat ol. Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيءٌ لكي تخجل منه |
| ruhsal bozukluk Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | المرض العقلي لايجب أن تخجلي منه |
| Ve tatlım sarhoş olup bir DM dürtmekte Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | الثمالة و أخذ ماجستير فى جنس الذكورة ليس شئ تخجلى منه |
| Eğer bir yerin fena şekilde acırsa, ...o zaman ağlamak Utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | أنت مرهقة كما لو أنكِ آذيتي بشكل سيئ في مكان ما لذا فإن البكاء ليس شيئا تخجلين منه |