| İlk hatırladığım şey, ormanda uyandığım... kim olduğu veya neler olduğu hakkında hiç bir fikri olmayan yeni doğmuş bir bebek gibi. | Open Subtitles | أول ذكرى لي كانت أني استيقظت في غابة مثل طفلٍ حديث الولادة ، لم يكن لدي فكرة من أكون أو مالذي يجري |
| Sonrasında hatırladığım, burada uyandığım. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي أتذكره، أني استيقظت هنا |
| Tüm bildiğim, bir şekilde odanda uyandığım ve senin gitmiş olduğun. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أني استيقظت في غرفتك بطريقة ما , و أنت لم تكن هناك |
| uyandığım hergün herşeyimi kaybedeceğimi varsayarak. Sonra işe gidip bir parça daha kazanırdım. | Open Subtitles | أستيقظ كلّ يوم وأفترض أني سأفقدُ كلّ شيء، أذهب للعمل وأجني رزمة أخرى |
| Her sabah, aylarca, uyandığım an yaptığım ilk şey nefesimi 52 dakikanın 44 dakikasında tutmak oldu, Nefesimi 44 dakika tutuyordum. | TED | وكل صباح ولمدة شهر كان أول ما أفعله عندما أستيقظ هو أن أحبس أنفاسي من أصل ٥٢ دقيقة كنت أحبسه لمدة ٤٤ دقيقة |
| Sonrasında hatırladığım tek şey bir yer altı hücresinde uyandığım. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي أعرفه أني إستيقظت في زنزانة تحت الأرض |
| Bir sürü ibuprofen aldım, ama sabah uyandığım zaman böyle kocaman ve korkunçtu. | Open Subtitles | , "أخذت الكثير من "الإيبروفين و استيقظت هذا الصباح و ها هي متورمة |
| uyandığım zaman herkesi uyarmaya çalıştım, ama kimse dinlemedi. | Open Subtitles | . . ثم استيقظت , حاولت تحذير الجميع لكن لم يستمع إليّ أحد |
| Şortumun içinde Cadburry Yumurtası* erimiş halde uyandığım zaman mıydı? | Open Subtitles | استيقظت منذ ذلك الوقت هل هو اليوم الذي استيقضت فيه مع بيض كادبوري ذائبأً في سروالي القصير |
| uyandığım zaman aile incilini paramparça etmişti. | Open Subtitles | عندما استيقظت ، انه مزق الكتاب المقدس الأسرة. |
| Sonrasında bildiğim tek şey kendi odamda uyandığım. | Open Subtitles | والشيء التالي الذي أعرفه. استيقظت وأنا في غرفتي. |
| uyandığım yerde bir veteriner laboratuvarı vardı. | Open Subtitles | في المكان الذي استيقظت فيه كان هناك مختبر بيطري |
| Bir kapanın içinde uyandığım hissini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر فقط شعوري حينما استيقظت عالقا في الشرك، |
| Bu benim bir adamla yatıp sabah kalktığımda bir notla uyandığım ilk durum değildi. | Open Subtitles | أقصد فهذه ليست المرة الأولى التى أمارس فيها الحب مع رجل ثم أستيقظ فأجد رسالة. |
| Her gün sıçrayarak uyandığım korkunç rüyaların olduğu yaşamım sona erdi. | Open Subtitles | انتهت حياتى، لقد خلصت من رؤى مرعبة كانت تتراءى لى فى نومى كنت أستيقظ يوميا على وجه الأحزان |
| uyandığım zaman bir şeyin farkına vardım. Hoşuma gitse de gitmese de hayatım değişti. | Open Subtitles | إستيقظت هذا الصباح وقمت بإدراك أعجبك أم لا حياتي تتغير |
| Bay Monk, o tepede uyandığım zaman, buna kendim de inanamadım. | Open Subtitles | سيد مونك، عندما أستيقظت ذلك الصباح الملعون لم أستطع تصديق نفسي |
| Sonra tek bildiğim, arka koltukta uyandığım. | Open Subtitles | لم أعي شيئاً بعد ذالك غير أني استيقظتُ في المقعد الخلفي |
| Ama eve vardığım andan burada uyandığım ana kadar hiçbir şey hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لكن من اللحظ التي أتيت بها إل المنزل إلى لحظة استيقاظي هنا كله يحوم بلسواد |
| Ve bildiğim sonraki şey, Karanlık bir odada uyandığım bağlı olarak, ağzımda bir bez, ve kapı açıldığında, | Open Subtitles | ما أعرفه لا حقا، أنّني أفقت في غرفة مظلمة مقيّد و فمي مغلق |
| Tek hatırladığım patlamadan iki hafta sonra Grozny hastanesinde uyandığım. | Open Subtitles | كل ما اتذكره هو اني استيقضت في مستشفى في جروزني اسبوعان بعد الأنفجار |
| Her sabah uyandığım da acı çekiyorum. | Open Subtitles | أصحى كل يوم في الصباح وأنا أتألم |