| ücret performansı yeni uygulamaları fizible hale getirdikçe, yeni uygulamalar piyasaya geliyor. | TED | الآداء السعري يجعل تطبيقات جديدة مجدية ، التطبيقات الجديدة تأتي إلى السوق. |
| Genom bilimine yönelik tüketici uygulamaları anında ortaya çıkmaya başlayacaktı. | TED | سوف تزدهر تطبيقات المستهلك في علم الجينوم. |
| Benim için, onun uygulamaları, şu anda hayal edilebilenin ötesinde. | TED | اذا بالنسبة لي التطبيقات لها بالنسبة لي, هي ابعد من الخيال في هذه اللحظة |
| Yaptıklarını paylaşıyorlar ve en iyi uygulamaları paylaşarak fark yaratıyorlar. | TED | انهم يتشاركون ما يفعلون و يقومون بإحداث فرق عن طريق مشاركة افضل الممارسات |
| Ama onun kanun dünyasındaki uygulamaları bazı alanlarda umut vericiydi. | Open Subtitles | لكنّ طلباته في عالم تطبيق القانون يثبت مباشّره في عدّة مناطق مختلفة |
| Daha güçlü pedagojik uygulamaları geliştirmek için ihtiyaç duydukları imkanları sağlıyorlar. | TED | وتوفر لهم وسائل التنمية التي هم بحاجة إليها لخلق ممارسات تربوية قوية. |
| Şimdi size tıp alanında sadece odaklama ile, fiziksel odaklama ile gerçekleştirilebilen çeşitli uygulamaları göstereceğim. | TED | وسأبيّن لكم تطبيقات متعددة في المجال الطبي والتي يمكن تحقيقها فقط من خلال التركيز، التركيز الفيزيائي. |
| Onlar ellerini devlet kurumlarının daha iyi çalışmasını sağlayacak uygulamaları yazmak için kullanıyorlar. | TED | هم يستخدمون أيديهم لبرمجة تطبيقات تجعل الحكومة تشتغل بشكل أفضل. |
| Bütün bunlar, bunun gibi mobil uygulamaları kullanarak, küçük bir çocuğun kapabileceği şeyler. | TED | وكل هذا شيء يمكن لطفل صغير جداً تعلمه باستخدام تطبيقات جوال ممائلة. |
| Bu dengeleme becerisinin insansı robotlar ve insan destekleme teknolojileri için uygulamaları olacaktır. | TED | هذه القدرة على الموازنة سوف يكون لها تطبيقات في الروبوتات البشرية و في التكنولوجيا المساعدة للإنسان. |
| Bu alet kullanma becerisinin akıllı imalat ve tarım için uygulamaları olacaktır. | TED | هذه الأداة تستخدم قدرة سوف يكون لها تطبيقات في الصناعة و الزراعة الذكية. |
| Bu ağ düzenleme kabiliyetinin, sağlık, enerji ve zekâ alanında uygulamaları bulunmaktadır. | TED | لهذه القدرة على توليف الشبكات تطبيقات أيضاً في الرعاية الصحية، و الطاقة، و الذكاء. |
| Bu yüzden okuldaki öğretmenlerden geridönüş alarak ne gibi uygulamaları sevdiklerini öğreniyoruz. | TED | لذلك قمنا بأخذ التغذية الراجعة من المعلمين في المدرسة لنرى أي نوع من التطبيقات أعجبتهم |
| Ve birkaç önemli sektörde nispeten yakın vadede uygulamaları olduğunu düşünüyoruz. | TED | ونظنّ أنّ هناك بعض القطاعات الهامّة التي لها نوع من التطبيقات القريبة المدى. |
| Eğer iPhone kullanıcıysanız bu uygulamaları silemezsiniz. | TED | وهي تلك التطبيقات التي لا يمكنك مسحها إذا كنت تستخدم جهاز الآيفون. |
| Sadece askerî alandaki uygulamaları bile sonsuz. | Open Subtitles | التطبيقات العسكرية لوحده سيكون غير محدود. |
| Bana cidden pratik uygulamaları mı soruyorsun? | Open Subtitles | هل أنت جدياً تسألني عن التطبيقات العملية |
| Aynı uygulamaları yapması için diğerlerini kontrol etmek. | TED | هي صرف الأخرين عن تعاطي الممارسات المماثلة |
| Başkalarının teknik özellikleri ve düzenleyici en iyi uygulamaları içerecek tesisleri tasarlamalarına ve inşa etmelerine yardımcı olacak bir tasarım aracı oluşturuyoruz. | TED | نحن نقوم بإنشاء أدوات تصميم تساعد الآخرين على تصميم وبناء منشآت تحوي مواصفات فنية وأفضل الممارسات التنظيمية. |
| - Aslında güya savunma araştırmacılarının yasadışı uygulamaları için ama evet Childs sana odaklanıyor, iddianame hazırlanıyor. | Open Subtitles | حسنا من المفترض أنه حول الممارسات فاسدة من قبل محققي الدفاع، ولكن، نعم |
| Senin denklemlerin gerçek dünya uygulamaları var, eminim hiç düşünmemişsindir. | Open Subtitles | معادلتك لها تطبيق واقعي أنا متيقن أنك حتى لم تلاحظي ذلك |
| Sonra bu konu konferansın dahil olduğu ayrımcı ödeme uygulamaları hakkında bir sohbet oldu. | TED | وبدأ الحديث عن ممارسات الأجور التمييزية التي تُمارس في هذا المؤتمر. |
| Fakat, bu protein'in amacı metabolik kimyasal değişim yaratmaksa başka uygulamaları da olabilir. | Open Subtitles | ولكن اذا كان غرض هذا البروتين ان يثير تغير كميائي ايضاً فهذا يمكن ان يعطي نتائج أخرى |