| Bulduğumuz parmak izlerinin bir kısmı 13 cinayetin parmak izleriyle uyuşuyor. | Open Subtitles | البصمات التي وجدتموها تطابق جزءً قد وجدناه .على الموقع لـ13 جريمة |
| Örnekler bire bir uyuşuyor ama Walden otelde değil. | Open Subtitles | أنا لم افهم ذلك هنا . انه تطابق مثالي من المسدس الاول الذي استخدمه |
| Bulduğun gps in seri numarası Gregory Flynn' e satılan modelle uyuşuyor. | Open Subtitles | الرقم التسلسلي لجهاز الملاحقة الذي وجدته يطابق وحدة قد تم بيعها لـ جريجوري فلين |
| Diyebilirim ki, bu bilgiler önceki bilgilerle tamtamına uyuşuyor. | TED | وأقول أن هذه المعلومات مطابقة للبيانات السابقة |
| Yatak odasındaki her iz Melanie Silber'inki ile uyuşuyor. | Open Subtitles | كل البصمات فى غرفه النوم تتطابق مع بصمات ميلانى سيلبر |
| - Hiçbir şey yok. - Kirk'ün cesedinin Humvee'ye konulduğunu biliyoruz. Lastik izleri uyuşuyor. | Open Subtitles | لا شيء نعرف بان جثة كيرك وضعت داخل مقطورة أثار الإطارات متطابقة |
| Bu ses Braganza olayındaki ses kaydıyla uyuşuyor. | Open Subtitles | تطابق بصمة الصوت من شريط الهاتف الذي قادنا لخطف براجانزا |
| Ayakkabı numarası geçen hafta işlenen bir cinayetin olay yerinde bulunanla uyuşuyor. -Benim botlarım mı? | Open Subtitles | آثار الحذاء تطابق التى وجدنها بجريمة قتل الأسبوع الماضى |
| Jiraya'nın sahte notları efsaneyle tamamen uyuşuyor, ama... | Open Subtitles | ملاحظات جيرايا المزيفة تطابق الأسطورة تماماً, ولكن |
| Asılı adam tablosundan alınan örnekler eski Eddie Amca dosyalarından biriyle uyuşuyor. | Open Subtitles | العينات المأخوذة من صورة الرجل المعلّق تطابق الموجودة فى الملف القديم للعمّ إيدى |
| Tamam, bunlardan herhangi biri kurbanla uyuşuyor mu bakacagım.. | Open Subtitles | حسناً, سأرى إن كان أياً منهم يطابق الضحية |
| Bileziğindeki silikon yine senin bebeğinle uyuşuyor. | Open Subtitles | و السيليكون الذي على سوارها يطابق أيضاً دميتك |
| Ancak dokuz milimetre, kızın atımlarıyla uyuşuyor ve ses kaydındaki silah da bir daha ateşlenmedi. | Open Subtitles | لكن يطابق مسدّس التسعة ملليمتر الرصاصة التي عثرنا عليها بالفتاة و لم يقم أحد بذلك الشريط بالرد على إطلاق النار |
| Kusmuktaki mitokondri parçaları kurbanın tırnaklarından alınan hücre materyalleriyle uyuşuyor. | Open Subtitles | لقد إستطاعت مطابقة الجزيئات الحبيبية النقطية في القيئ مع البقايا الخلوية من تحت أظافر الضحية. |
| Bu kordonda bulduğumuz parmak izleri seninkiyle uyuşuyor. | Open Subtitles | بصمات أصابعك مطابقة للبصمات التي وجدناها في هذه و التي وجدناها في موقع الجريمة |
| Ve bu diş izleriyle uyuşuyor mu diye. | Open Subtitles | لأرى إن كانت هذه تتطابق مع علامات الأسنان |
| Sıklık ve ses özellikleri, şifrelenmemiş sesiyle karşılaştırıldığında, onun sesiyle tam olarak uyuşuyor. | Open Subtitles | التردد والأنماط الصوتية متطابقة بالضبط عندما تُقارن بتسجيل غير مشفر لصوتها |
| Adam Langer'ın kemiklerindeki kesiklerle uyuşuyor mu bakmak istiyorum. | Open Subtitles | لأرى إن كان يتطابق مع حواف التقطيع في جثة آدم لانجرز |
| 1960 larda üretilen bir örnek model ile tamamen uyuşuyor. | Open Subtitles | كان مطابق تماماً لعينات التصنيع للزي القديم من الستينات |
| Otel odasındaki parmak izleriyle ölen kadının evindeki izler uyuşuyor. | Open Subtitles | البصمات التي وُجدت بغرفة الفندق تُطابق بصمات السيّدة المتوفاة |
| Kurbanın boynundaki boğulma izleri diğerininkiyle uyuşuyor. | Open Subtitles | علامات الخنق على رقبة الضحية تتوافق مع طريقة عمل رجلنا. |
| Güvenlik kamerasındaki görüntülerle de uyuşuyor. Ama tek bir kişinin sözüyle hareket edemeyiz. | Open Subtitles | الأمر متوافق مع الوقت في الكاميرا ولكن لا يمكننا الإعتماد على شخص واحد |
| Dahası, cinayet mahâllindeki kırmızı iplik parçaları poligondakilerle birebir uyuşuyor. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي طابق أليافاً حمراء من مسرح القتل مع ألياف السجاد في محلّ الرماية توقف. |
| Ön balistik incelemelerde, postacıyı vuran kurşunla, onun tüfeği uyuşuyor. | Open Subtitles | أولي مباريات المقذوفات له بندقية لقتل ساعي بريد في و |
| Yaraları ve ölüm zamanı buradakilerle uyuşuyor. Adam pilotmuş. | Open Subtitles | مات في شقته في بروكلين إصاباته ووقت الوفاة متوافقة مع الرجال هنا ، و لقد كان طياراً |
| Tekerleklerindeki çamur da sağlık evindeki çamurla uyuşuyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | والطين على إطاراته يبدو وكأنّه يُطابق الطين خارج المصّحة. |
| Bu laboratuvar bulgusu birçok insanın sezgisi ile uyuşuyor. | TED | اكتشاف المختبر هذا يتوافق مع حدس العديد من الناس. |