Daha sonra konuşuruz. Şu an içindeki varlığa hitap ediyorum. | Open Subtitles | يمكننا التحدث لاحقاً ولكن أنا الآن أتحدث الكيان الذي بداخلك. |
Bunu taktığım zaman öbür dünya ile bağlantı kurup o varlığa karşı koyabileceğim. | Open Subtitles | عندما أرتدي هذا أكون قادراً على النظر إلى الجانب الآخر ومواجهة الكيان التي ستفعل في الحال |
İçindeki varlığa sesleniyorum. | Open Subtitles | أنا أتحدث مع الكيان الذي في الداخل. من أنت؟ |
Sınırlı bir incelemenin ardından Ajan Mulder, cesedin dünya-dışı biyolojik bir varlığa ait olduğunu kabul etmeye hazırdı; sonunda hep istediği kanıtı bulmuştu bu sadece dünya-dışı yaşamın varlığını kanıtlamakla kalmayacak, aynı zamanda kızkardeşi Samantha'nın uzaylılarca kaçırıldığını da kanıtlayacaktı. | Open Subtitles | بعد إجراء فحص فيزيائي محدود, العميل مولدر كان جاهزاً للتصديق.. أن الجثة هي كيان بيولوجي من الفضاء الخارجي, |
Elimizdeki bu ceset uzaylı biyolojik bir varlığa ait. | Open Subtitles | -ما لدينا هو جثة.. كيان بيولوجي من الفضاء الخارجي. |
Öyle ki, doğru ahlakın ilkelerini veren, saygı, itaat ve ibadetin tek varlığa yapıldığı bir dindi: | Open Subtitles | فالديانة التى تعطى الشخص دستور للإستقامة والصلاح والاحترام والخضوع طواعية لكيان واحــــد هو الإســــــــــــلام |
Onları ziyaret eden varlığa ne dediklerini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين ما يطلقونه على ذلك الكيان الذي زار أولئك الأشخاص؟ |
Casey Rance'in içindeki varlığa sesleniyorum. | Open Subtitles | أنا الآن أخاطب الكيان الساكن بداخل (كايسي رانس) |
Yeni dünyadışı biyolojik bir varlığa. | Open Subtitles | أي كيان حيوي في الفضاء الخارجي جديد |
Türümüzün daha yüksek bir varlığa dönüşmek gibi bir ihtiyacı vardır. | TED | جنسنا بحاجة إلى كيان خارق. |
Kendisini kadim bir varlığa adayan güçlü bir büyücü fizik kanunlarını yenebiliyor, beni öldürmek için çok uğraştı. | Open Subtitles | ساحر قويّ وهب نفسه لكيان عتيق بوسعه قهر قوانين الفيزياء عينها حاول جاهدًا أن يقتلني، لكنّي تركته مصفدًا في حيّ (قرية غرينتش) |