| Bunu başarmak için, yerel tarım giderek hurma ağacı ve üzüm üzerinde odaklanıyor. | TED | من أجل إنجاز ذلك، تعمل الزراعة المحلية على زيادة تركيزها على أشجار النخيل والعنب. |
| Balık ve üzüm, başka yemek yok. Ben hizmetçi ya da aşçı değilim. | Open Subtitles | السمك والعنب , هذا هو كل ما لديك انا لست خادمة و لست طباخة |
| Ne yapacağımı söyledim ve orada ne kadar çok portakal ve üzüm olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. | Open Subtitles | أخبرتك بما سأفعله ولاأباليالبتة... بوجود البرتقال والعنب |
| Ne yapacağımı söyledim ve orada ne kadar çok portakal ve üzüm olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. | Open Subtitles | أخبرتك بما سأفعله ولاأباليالبتة... بوجود البرتقال والعنب |
| Akşam yemeği için de tost ve üzüm. | Open Subtitles | فقط بعض العيش والعنب للعشاء |
| Sonra mantar ve üzüm de bulduk! | Open Subtitles | ووجدنا بعض الفطر والعنب! |
| SARAP ve üzüm ÜLKESİ | Open Subtitles | (,ارض الخمر والعنب) |