| Sinyali üçgen içine aldım ve anlaşılan merkez noktası Beech Sokağı 1600. Blok. | Open Subtitles | بأيّ حال، حدّدتُ مكان الإشارات، و يبدو أنّها ''تصدر مِن الجادّة 1600 شارع ''بيتش. |
| Kent, burada bir program var ve anlaşılan çalışıyor. - Bilemiyorum. | Open Subtitles | كينت، لدينا برنامج هنا و يبدو أنه يعمل .. |
| ve anlaşılan Frank'in Idaho'ya büyük bir yolculuk yapması gerekiyor. -Yani bilmiyorum. | Open Subtitles | و يبدو بان (فرانك) سوف يقوم (برحلة كبيرة إلى (آيهاوا |
| Değil ama bu vaka benim ve anlaşılan Tanrı benden nefret ediyor. | Open Subtitles | لا يهمني , ماعدا أنني على هذه الحالة وعلى مايبدو أن الرب يكرهني |
| Evet ve anlaşılan o ki bilmediğim bir toplu kopya olayının içine düşmüşüm. | Open Subtitles | أجل , وعلى مايبدو , أن متورط في حلقة طلاب غشاشين الذين لم أعرف عنهم |
| ve anlaşılan, Bütün gece Prue'yu kesmiş. | Open Subtitles | وعلى مايبدو إنه ينظر إلى ( برو ) طوال الليل |
| Az önce Leah ile konuştum ve anlaşılan işler kötü durumda. | Open Subtitles | لقد تكلمت مع (ليا) تواً، و يبدو أن الأمور سيئة. |
| Biraz önce big buster'la konuştum, ve anlaşılan, yeniden piyasadayım. | Open Subtitles | حسناً, أنا تحدثت مع ...بيج باسار), و) يبدو أننى أصبحت سلعة حرة |