ve bunların her biri büyük bedenler üstündeki etkilerden sorumlu tutuldu. | TED | وكل واحد منها كان يطلق عليه اللوم بصفة متلاحقة ارتطام جسم كبير |
Optimize ettiğiniz üç faktörün bulunduğu ortaya çıktı: ve bunların her biri işletme okulunda öğrendiklerinizin tam tersidir. | TED | اتضح أن هناك ثلاث عوامل نعمل على تحسينها من أجل -- وكل واحد منها في تناقض تام مع ما تعلمتموه في كلية التجارة. |
Burada gördükleriniz delice üşüşen bir partikül topluluğu, ve bunların her biri son birkaç saat içerisinde belirlenen, insan duygularını temsil ediyor. | TED | ما تشاهدونه هنا هو كتلة محتشدة بالجزيئات ، كل منها يمثل شعوراً واحداً لشخص ورد ذلك خلال الساعات القليلة الماضية. |
Bu yakıt bizim büyük patlamamızı meydana getirmekle kalmadı, ayrıca başka sayısız büyük patlamaları da oluşturdu ve bunların her biri kendi ayrı evreninin oluşmasına sebep olurken bizim evrenimiz sayısız evrenlerden oluşan büyük kozmik köpük küveti içindeki tek bir köpük haline geldi. | TED | بدلاً عن ذلك فان الوقود لم يولد فقط الانفجار الكبير ولكنه ولد كذلك انفجارات كبيرة اخرى لا تعد ولا تحصى كل منها اعطى النشوء لكونها المنفصل مع كوننا الذي اصبح فقاعة واحدة في حمام الفقاعات الكبير للاكوان |