| Hak ettiğiniz şans ve mutluluğu bulmanız dileğiyle. | Open Subtitles | أريد أن أتمنى لكما كل التوفيق والسعادة التي تستحقانها |
| Bunca zamandır sana başarı ve mutluluğu aynı anda yakalamanın mümkün olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنت أخبرك دائماً بأننا نستطيع الحصول على كل شيء النجاح والسعادة |
| İlgileniyorum çünkü sen benim için çok önemlisin ve iki kişinin, aşkı ve mutluluğu bulduğunu bilmek beni çok mutlu eder. | Open Subtitles | أهتمّ لأنك تعني الكثير بالنسبة لي ومعرفة أن يجد شخصان الحبّ والسعادة يشعرني بالإرتياح |
| Bakalım, ailemin sağlığı ve mutluluğu savaşın bitmesi ve kısa bir kış için ettim. | Open Subtitles | دعيني أرى، من أجل صحة وسعادة عائلتي، ولنهاية الحرب، ولشتاء قصير. |
| İnsanımın sağlığı ve mutluluğu için her şeyi feda ederim. | Open Subtitles | سأتخلى عنها في سبيل صحة وسعادة هذا البشري |
| Artık Devika senindir. Onun sorumluluğu ve mutluluğu sana ait. | Open Subtitles | وكذلك مسئولياتها وسعادتها |
| Arzuladıkları ilgi ve mutluluğu bulabilecekleri bir yer. | Open Subtitles | مكان حيث سيحضون أخيراً بالعناية والسعادة التي يستحقونها |
| Elindeki luludyalar da umudu ve mutluluğu sembolize ediyor. | Open Subtitles | أما هذه الزهور التي يحملها فتمثّل الأمل والسعادة |
| New York'a, refah ve mutluluğu aramak için. | Open Subtitles | هذه نيويورك , للبحث عن الأزدهار والسعادة |
| Ne zamandan beri güzellik ve mutluluğu önemsiyorsun? | Open Subtitles | منذ متى وأنت تهتم بشان الجمال والسعادة ؟ |
| Sevdiğinin sağlığı ve mutluluğu için nelerini verirdin sorusuna cevap vermektir sevgi. | Open Subtitles | إنه بلإجابة عن السؤال كم يمكن للشخص أن يعطي من أجل الصحة والسعادة |
| Çocuklarımın sıhhati ve mutluluğu, dünya barışı karımın daha büyük göğüslerinin olması, sadece bazen. | Open Subtitles | الصحة والسعادة لأبنائنا والسلام على الأرض وزوجة تملك نهدين كبيرين في بعض الأحيان فقط.. |
| Buna uysaydım göz yaşı dökmezdim ve üzgün geçirdiğim bazı akşamları hiç geçirmezdim ama aynı zamanda bu büyük kişisel gelişim ve mutluluğu asla edinemezdim. | TED | لو كنت قد اتبعتها، لكانت أنقذتني من العديد من الليالي الكئيبة والكثير من الدموع، لكن في الوقت نفسه، كنت سأفشل في الحصول على قدر كبير من التطور الشخصي والسعادة. |
| Nora, sevgi ve mutluluğu öncelikle kendi içinde bulmalısın. | Open Subtitles | (أولا يا (نورا يجب أن تجدي الحب والسعادة في نفسك |
| Aşkı ve mutluluğu bulmanı istiyoruz. | Open Subtitles | اعثرى على الحب والسعادة. |
| Bu senin aşkı ve mutluluğu bulma şansın. | Open Subtitles | هذه فرصتك في الحبّ والسعادة |
| Bu evdeki barışı ve mutluluğu korur. | Open Subtitles | هذا يحافظ على سلامة وسعادة المنزل الكثير من اللبن! |
| - Saçmalık. - Huzuru ve mutluluğu sensin Beocca. | Open Subtitles | هراء - بيوكا) أنت سلامها وسعادتها) - |