| Büyük ve sert olmaları hoşuma gidiyor, böyle etli etli olunca bayıIıyorum. | Open Subtitles | انا احبه عندما يكون طويل وصلب, اوه, عندما حقا يكونون فقط كذلك, لحمي جدا. |
| Bu künyenin üzerindeki delik keskin ve sert bir şeyle açılmış. | Open Subtitles | هذا الثقب في هذه الشارة تم صنعه بواسطة شيء حاد و صلب |
| Araçları zırhlı, o zaman hızlı ve sert vurmamız gerek, güvenliği reaksiyon gösterene kadar indiririz. | Open Subtitles | وسيارته مدرعة لذلك سيكون علينا الضرب بسرعة وقوة وقتله قبل أن يستطيع أمنه الانتباه |
| Mutlak karanlıkta geçen ayların sonu... ve güneş ışınları ağaçların arasından süzüldükçe, soğuk ve sert bir dünyayı aydınlatıyorlar. | Open Subtitles | إنها نهاية أشهر من فترة الظلام التام مع تسلل أشعة الشمس خلال الأشجار يتكشف عالم بارد وقاسي |
| Hayır değil! O sğuk ve sert birisi. Kendinden başka kimseyi düşünmez. | Open Subtitles | انها ليس كذلك انها باردة وقاسية ولا تهتم إلا بنفسها |
| Seninle tatlı ve sert seks yapma fırsatına gözüm kapalı atlarım. | Open Subtitles | سيكون من دواعي سروري ممارسة جنس عذب وعنيف معك... |
| Sizin gibi anlaşmalarında zorlu ve sert bir adamla ortak olmak bir onurdur ve kesinlikle bir zevktir. | Open Subtitles | سيكون شرفاً وبالطبع سروراً لي، أن يشاركني رجل شديد وصلب في صفقاته مثلك. |
| Cinayet silahı, dairesel, ağır ve sert bir obje. | Open Subtitles | سلاح الجريمة هو جسم أسطواني، ثقيل وصلب |
| Kömür ağır ve sert. | Open Subtitles | الفحم ثقيل وصلب. |
| Bu muhteşem. Güzel ve sert. | Open Subtitles | هذا ممتاز جميل و صلب |
| Ama burası çok soğuk ve... sert ve her yerde Lori'nin saç ürünleri var. | Open Subtitles | لكنهباردجداً,... و صلب ، و المنتجات الخاصة بشعر (لوري) تملأ المكان |
| Hızlı ve sert bir şekilde girmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | سيتحتم عليك التحرك لهناك بسرعة وقوة |
| Lavco. Ansızın hızlı ve sert bir şekilde geldiler. | Open Subtitles | لافكو", جاء بثبات وقوة من مكان مجهول |
| Benim etim lifli ve sert, saatlerce haşlamak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | لحمي متليف وقاسي وعليك ان تغليني لساعات وساعات |
| O iri ve sert biriydi, en azından dışarıda. | Open Subtitles | هو كبير جدا وقاسي على الأقل من الخارج |
| Hızlı ve sert önlemler alınmasını istemelerinden korkuyorum. | Open Subtitles | أخشى أنهم سيطالبون بإجراءات سريعة وقاسية |
| Çok küçükler ,genelde, kare düz ve sert ve açıkçası birçoğu ilgi çekici değil, ben ve çalıştığım arkadaşlarım elektronik tasarım çıktısını ve bu süreci değiştirmenin ve geliştirmenin yollarını arıyoruz. | TED | إنها صغيرة جداً على العموم، وهي مربعة ومسطحة وقاسية وبصراحة فمعظمها ليست جذّابة ، ولذلك أنا وفريقي كنا نفكر في طرق لتغيير وخلط العملية ونتائج تصميم الإلكترونيات |
| Gerçekten, büyük ve sert olan. | Open Subtitles | شيئ حقا كبير وعنيف |
| Ve bu iblis duyu sihirli, hızlı ve sert gelecek. | Open Subtitles | و عندما يشعر المشعوذ بسحرك سيأتي بسرعة و بقوة |
| Kutsal pek Merhametli ve sert kız kardeşimin gücünü sahipsin. | Open Subtitles | أنت تحتفظ بقوة اختي المقدسة الرحيمة والصارمة |
| 4 ay önce, yarım milyon dolar, silahlı soygunla çalındı. Çabuk ve sert bir işti. | Open Subtitles | قبل 4 أشهر تمت سرقة 500 ألف دولار ولاذو بالفرار |