| Ve Meksika'da, doğranmış jumiles sarmısak, limon ve tuz ile kızartılır. | TED | وفي المكسيك، تُحمص الخنافس المفرومة مع الثوم والليمون والملح. |
| Mali İmparatorluğu toprakları, altın ve tuz gibi doğal kaynaklar yönünden zengindi. | TED | كانت أرض إمبراطورية مالي غنية بالموارد الطبيعية، مثل الذهب والملح. |
| Zevk açısından, tereyağı ve tuz ile daha hoş görünümlü ancak vicdanımı rahatlatacak türden şeyler ararım. | TED | للمتعة، أنا أتطلع الزبدة والملح والأشياء المثيرة التي تجعل المذاق مثل التكفير عن الذنب. |
| Beynimizin derin sistemlerine bağlıdır, seks, yemek ve tuz peşinde koşan dopaminerjik sistemlerine. | TED | وهو يشرك الأنظمة العميقة في الدماغ، في الأنطمة الدوباميطاقية المسؤولة عن غرائز البحث عن الجنس أو الطعام و الملح. |
| Bir hizmetçi bana ılık su ve tuz getirebilir mi? | Open Subtitles | أيمكن من خادم أن يحضر لى بعض الماء الدافىء و الملح ؟ |
| Ayaklarım ağrıyor. Ilık su dolu bir leğen ve tuz istiyorum. | Open Subtitles | أقدامي متورمه لهذا أريد إناءاً به ماء دافئ و ملح |
| Kibrit, pirinç ve tuz getir. | Open Subtitles | أحضر أعواد كبريت, رز و ملح |
| Hayır, bana su ve tuz lazım bir de varsa yakılmış deri külleri | Open Subtitles | -كلا، أحتاج ماء وملح بالإضافة إلى رماد جلد محروق إذا تواجد. |
| Toz, kabarcıklar ve tuz suyun karakterini oluşturur. | Open Subtitles | إنّه التراب والرياح والملح من يمنح الماء كينونته. |
| Mukavvalık ambalaj kağıdını kıvırmak için buhar ve tuz kullanır. | Open Subtitles | تستخدم البخار والملح لتغضين ورق اللفّ إلى ورقّ مقوّى. |
| Çorba yapıyorum. Kereviz, patates, havuç ve tuz. Çok basit. | Open Subtitles | أُعد الحساء السميك على العشاء بالكرفس والجزر والبطاطا والملح, إنه بسيطٌ جداً |
| İkinci aşamada, su ve tuz ekliyoruz ve karıştırıyoruz, ve "kil" dediğimz şey oluşturuyoruz. | TED | .نزن الطحين وفي المرحلة الثانية نضع الماء والملح .. ونخلطهم معاً ومن ثم نصنع ما يسمى " الغضار " - اساس العجينة |
| Baksana, biraz biber ve tuz ile sirkeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك ببعض الفلفل والملح والخل؟ |
| - ve tuz - biber, lütfen. | Open Subtitles | والملح والفلفل من فضلك حالا يا سيدى |
| Peki, şimdi... biberiye ve tuz. | Open Subtitles | .هنا.الآن,ثوم. إكليل الجبل والملح. |
| Astronaut Don Pettit ağırlıksız ortamda şeker ve tuz parçacıkları ile deney yapıyordu. | Open Subtitles | "رائد الفضاء "دون بيتيت كان يقوم بتجارب مع حبوب السكر والملح |
| Tereyağı, bal ve tuz karışımı. Bu kadar. - Tamam | Open Subtitles | وصفة مكونة من الزبدة و العسل و الملح هذا كل شيء |
| Bilardo odasına Bay D'lvry'ye bir leğen sıcak su ve tuz götür. | Open Subtitles | خذ إناء الماء و الملح للسيد "ديفري" في غرفة البلياردو, مفهوم؟ |
| Kutsal su ve tuz işe yaramıyor. | Open Subtitles | الماء المقدس و الملح لا يجدي نفعاً |
| Acele olarak ılık su ve tuz. | Open Subtitles | ماء دافئ و ملح على الفور |
| Elektrolit olarak limon ve tuz. | Open Subtitles | ليمون و ملح من أجل الهلاوس |
| Artık tuzlu implantlar var biliyor musun? Sadece su ve tuz. | Open Subtitles | فقط ماء و ملح |
| Hayır, bana su ve tuz lazım bir de varsa yakılmış deri külleri | Open Subtitles | -كلا، أحتاج ماء وملح بالإضافة إلى رماد جلد محروق إذا تواجد. |