| Güzel ve zengin, tıpkı televizyondaki kadınlar gibi. | Open Subtitles | حسناء وغنية كالنسوة اللاتي على شاشة التلفاز |
| Güzel ve zengin. Tıpkı televizyondaki kadınlar gibi. | Open Subtitles | حسناء وغنية كالنسوة اللاتي على شاشة التلفاز |
| Ünlü ve zengin biri olursan oraya heykelini yaparlar. | Open Subtitles | وعندما تصبح غني و مشهور فسيكون هناك لوحة تذكارية |
| Tatlım, inanmayacaksın ama sadece yakışıklı ve zengin olsa iyi, aynı zamanda benim için deli oluyor. | Open Subtitles | حسناً ، يا عزيزتي ، أنك لن تصدق هذا ، ولكن هو ليس فقط وسيم وغني ، أنه كلياً مغرم بي. |
| Üç kadını öldür Wilson'ı suçla, kitap yaz ve zengin ol. | Open Subtitles | أنت قتلت 3 فتيات، لفقت التهمة لويلسون،ألفت كتابأً، و أصبحت غنياً. |
| ve zengin insanların daha zengin olmasını sağlayarak büyük bir işletmeci olmakla meşguldü. | Open Subtitles | و كنت مشغولا جدا بكوني مديرا تنفيذيا مهما بمساعدة الأغنياء ان يزدادوا غنى |
| Burası şehir dışına çıkmış, azgın ve zengin iş adamlarının olduğu güzel bir otel. | Open Subtitles | فندق جميل، فيه رجال أعمال أغنياء و راغبون |
| Geçmişleriniz savaş tarihiniz içinde çeşitli ve zengin. | Open Subtitles | خبرتكم متنوعة وغنية نظراً لتأريخ الحروب فيما بينكم |
| Sanırım ben ünlü ve zengin olurken sen beni demir parmaklıkların arkasından seyretmekle yetineceksin. | Open Subtitles | , أعتقد أنني سأكون مشهورة وغنية بينما تشاهديني أنتِ على التلفاز من خلف القضبان |
| Ne yani,genç, güzel ve zengin diye mi? | Open Subtitles | هل ذلك لأنها مجرد صغيرة وغنية ومثيرة , تقوم بفعل ذلك؟ |
| Ve diğer tarafta olmayı çok fazla istedi... şişman, aptal, uyduruk ve zengin tarafta. | Open Subtitles | وأرادت بشدة أن تكون على الجانب الآخر أن تكون سمينة وغبي ومملة وغنية |
| Gerçek ben, Beverly Hills'te uzun boylu, yakışıklı ve zengin biriyle takılıyor. | Open Subtitles | "فشخصيتي الحقيقية في "بيفرلي هيلز * بيفرلي هيلز: منطقة في كاليفورنيا * بصحبة شاب طويل, غني و وسيم |
| Mükemmel ve zengin olmasını salak veya tembel olmasını göIgede bırakır. | Open Subtitles | جذاب و غني و غبي كسول في أي يوم |
| Doğru. Çok başarılı ve zengin bir adamla tanıştım. | Open Subtitles | التقيت برجل غني و ناجح |
| Yani, kuvvetli ve zengin bir bekar, şehirde daha etkin olabilirdi. | Open Subtitles | اعني , اعزب وغني يخلق كثيرا من الضرر في المدينه |
| Başıboş, sıra dışı, zeki ve zengin. Niye o olmasın? | Open Subtitles | هو عاطل عن العمل , غريب الأطور ,ذكي , وغني لماذا لايـكون |
| ve zengin. Briganza bugünü ve geleceğimizi kurtaracak. | Open Subtitles | وغني أيضاً, سيرينا بريجانزا حاضرنا ومستقبلنا |
| Sonuç olarak 1960'ta az bebek için Hıristiyan ve zengin olmanız gerekiyor. | TED | وفي الواقع في سنة 1960، كان عليك أن تكون مسيحياً غنياً ليكون لديك عدد قليل من الأطفال. |
| Büyü, Roderick Çetesi'nin buraya gelip sizi ve zengin arkadaşlarınızı soymasına mani olamaz. | Open Subtitles | السحر لن يوقف عصابة رودريك من المجئ إلى هنا واحتجاز أصدقائك ِ الأغنياء |
| Amos peygamber... kudretli ve zengin Samiriye'yi cezalandırdı. | Open Subtitles | النبي آموس عاقب أغنياء و أقوياء ساماريا |
| Ekonomiyi bir araba ve zengin adamı da şoför olarak düşünürsek; | Open Subtitles | فكر أن الأقتصاد هو السيارة والرجل الغني هو السائق |
| Benim nüfuzlu, kibirli ve zengin olduğumu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أنتِ تعتقدين بأنني ذات نسب ونزقة وثريّة |
| O zaman bu çocukların biraz havalı ve zengin olduklarını da düşündünüz. | Open Subtitles | اذاً يجب أن تكوني قد فكرت أيضا أن هؤلاء الفتيان هم أيضا لامعون قليلا وأغنياء |
| Tıpkı sizinki gibi bir köydü... ufak ve... ve zengin, hayat dolu... benim ordumun geldiği güne kadar... benim geldiğim güne kadar... onu yok edene kadar. | Open Subtitles | كانت قرية مثل قريتكم.. صغيرة ومزدهرة ومليئة بالحياة حتى اليوم الذي أتى فيه جيشي |
| ...ve zengin ve yalnız olmaya karar veriyor. Paha biçilemez. - Öyle mi? | Open Subtitles | وقررت ان تكن غنيه ووحيده انه لا يقدر بثمن |
| Eğer bu kadar iyi isen, neden kendine çalışmıyor ve zengin olmuyorsun? | Open Subtitles | إذا كنت جيداً على هذا النحو لم لا تراهن على مباراتك |