"vermek yerine" - Traduction Turc en Arabe

    • بدلاً من
        
    • بدلا من
        
    • منها وبدلاً من أن يعطيني
        
    - Tüyü bahsettiğin meleğe vermek yerine gücü kendine saklamayacağını nereden bileceğim? Open Subtitles كيف سأدري أنك ستعيد الريشة لهذا الملاك بدلاً من سلبك القدرة لنفسك؟
    Yani selam vermek yerine resmini çekip sana mı yollamış? Open Subtitles لذا بدلاً من القاء التحية قامت بألتقاط صور وأرسلتهم لك؟
    Yani cevap vermek yerine, onlara koca bir gülümseme veriyorum ve zihnimde şöyle bir parlayan ışık görüyorum. TED لذلك، بدلاً من الرد، أعطيت واحدة من أعرض ابتساماتي بينما رأيت، في ضوء خاطف، اللافتة التالية في عين عقلي.
    Vince, teybi yetkililere vermek yerine sana göndermekle akıllılık etmiş. Open Subtitles كانت صديقتك ذكية لارسال الفيديو الينا، بدلا من ارساله للسلطات
    Firma, bakıcıları öyle bir yolluyor ki adınızı vermek yerine numaranızı veriyorlar. Open Subtitles . كنت اعتقد ان لديهم كما تعتقد ساعطيك رقم بدلا من اسم
    Arabaya binmemi söyledi biraz kokain çekti ve parayı vermek yerine silah çekti ve kafama doğrulttu. Open Subtitles قال لي اركب و تعاطى بعضاً منها وبدلاً من أن يعطيني المال ، أظهر المسدس و لقد صوبه نحو رأسي
    Bankamatik ve kredi kartı harcamalarına ödül olarak hemen para geri vermek yerine, öğrenim hayatınızda kullanılması için yaklaşık 529 farklı ödül veriyor. TED بدلاً من المكافات النقدية الفورية خصماً على بطاقة إئتمانك أو الخصومات على الشراء، حوالي 529 مكافاة من أجل تعليم الطلاب
    Bu yüzden, ona vermek yerine, doğrudan bana veriyorsun. Open Subtitles إذاً بدلاً من إعطائها إياها، تعطيني إياها
    Suçlulara ihtiyacı olanı vermek yerine onlar hakkında işlem yapıyorsunuz. - İyi bir darbe. Open Subtitles وتتابع المُجرمين بدلاً من أن تُعطيهِم ما يريدون بالفعل
    -Aynen karşılık vermek yerine yargıçtan ön duruşma talep etmeyi planlıyorum. Open Subtitles حسناً, بدلاً من الرد بعطف أنوي أن أطلب من القاضي جلسه سماع
    Sorun şu ki gitmesine izin vermek yerine, Open Subtitles و المشكلة أننا نحاول العودة إلى الحافلة بدلاً من أن نترك الأمر
    Polisi aramasını söylemek ya da DNA hakkında bilgi vermek yerine. Open Subtitles كان عليكِ أن تخبريها بذلك لكنّك بدلاً من ذلك تطلبين منها تبليغ الشرطة
    Tom hediye vermek yerine, Landshark'ın blokajdan çıkışını kutlamak için size bunu verir. Open Subtitles لذلك توم بدلاً من منح الهدايا للإحتفال بلاند شارك للإحتفال بالخروج من الإغلاق يمنحكم
    Sonra da bedavaya öğüt vermek yerine saat başına para alırım. Open Subtitles بعد ذلك سأتقاضى بالساعات , بدلاً من أن أعطها مجاناً.
    Figüranlara doğru dürüst ücret vermek yerine bilet veriyorlar. Open Subtitles يعطوننا تذاكر رائعة بدلاً من دفع لنا أجور محترمة
    Beni bunun gibi bir yere kapatmalarına izin vermek yerine onlarla kavga etti. Open Subtitles لم تدعهم يفعلوا ذلك لقد قاتلتهم و بدلا من أن تسمح لهم بأخذي
    Huzur içinde ölmeme izin vermek yerine 911'i arayan dâhinin sen olduğunu duydum. Open Subtitles سمعت أنك عبقري التي دعت 911 بدلا من السماح لي يموت في سلام.
    Şu Batılıların kafamızı şişirmelerine izin vermek yerine onları evlerine gönderirdik. Open Subtitles نحن سنكون ركوب هذه الغربيون المنزل، بدلا من الضرب رؤوسنا ضدهم.
    Belli ki, Williamson'a güvenmiyormuş o yüzden, ağzına kadar elmasla dolu çanta vermek yerine bu pis aşağılık herif ona bir not iliştirilmiş, cam dolu bir çanta vermiş. Open Subtitles و الواضح, انه لا يثق بوليامسون لذا فهو بدلا من اعطائه كيس ملئ بالماس هذا اللعين أعطاه كيس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus