| Ama haber virüsten hızlı yayıldı ve hastanede panik başladı. | TED | ولكن تنتشر الكلمة أسرع من الفيروس والدعر انتشر داخل المستشفى. |
| Bir yerlerde milyonlarca, yüz milyonlarca insan ölüyor, bu ölümler ya virüsten ya da çöken sağlık sistemlerinden meydana geliyor. | TED | في مكان ما يُلاقي قرابة ملايين إلى مئات الملايين من الناس حتفهم، إما بفعل الفيروس أو انهيار أنظمة الرعاية الصحية. |
| Tanrı, küçük kızın kulak kanalına giren virüsten razı olsun. | Open Subtitles | فليبارك الرب ذلك الفيروس الذي إجتاح قناة الأذن لتلك الطفله |
| Zaman yolculuğundan ve bir kızı, ölümcül bir virüsten kurtarmaktan söz ediyordun ve sonra birden adını haykırmaya başladın. | Open Subtitles | كنت تخبرني عن السفر عبر الزمن و كيف أنك كنت تريد , انقاذ فتاة من فيروس مميت ثم بدأت تصرخ باسمها |
| Özür dilerim, ama virüsten elde ettiğiniz en son verilere bakmak istiyorum. | Open Subtitles | سامحني، لكني كنت آمل أن أرى بعضاً من البيانات الحالية عن الفايروس |
| Tek şansın virüsten vazgeçmen ve seni bulamayacağımızı ümit etmen. | Open Subtitles | فرصتك الوحيدة هى أن تتخلى عن الفيروس وتتمنى ألا نجدك |
| Öyleyse yayılması, havadan gelen bir virüsten daha fazla zaman alacak. | Open Subtitles | لذا سيستغرق وقتاً طويلاً حتى ينتشر كما يفعله الفيروس المنتقل جواً؟ |
| Adam sen gelmeden önce virüsten iki saat içinde ölmüştü. | Open Subtitles | مات رجلٌ داخله قبل ساعتين من وصولك هنا .بسبب الفيروس |
| New England Patriots'un kurucularından bir mankenle evlenmişti, ikisi de virüsten öldüler. | Open Subtitles | لاعب وسط فريق نيوإنجلاند بيتريوتس متزوج لعارضة الأزياء، كلاهما ميّت بسبب الفيروس |
| Sonraki adımlarınız neler? virüsten kurtuldunuz. | TED | إذن ما هي الخطوات التالية في هذا المجال؟ لقد تخلصتم من الفيروس. |
| Bu çipler işte böyle görünüyor, ve bu kırmızı noktalar da aslında virüsten gelen sinyaller. | TED | هكذا تبدو واحدة من هذه الشرائح في الحقيقة و بالفعل فهذه البقع الحمراء تدّل على تشكّل الفيروس |
| Hiç şüphe yok ki bağışıklık sistemi olağanüstü şekilde etkileniyor bu da virüsten ölüme giden bir kapı açıyordu. | TED | بل هو هذا الخلل الرهيب الذي يحدث للجهاز المناعي، هو السبب الأساسي في وفاة الأفراد بذلك الفيروس. |
| Sadece şuradan geçeceğiz, böylece korkunç et yiyen virüsten kurtulabiliriz! | Open Subtitles | نحن نذهب هنا فقط كي نبتعد عن الفيروس الأكل للحوم الفظيع |
| Ajan Scully, Gizli Dosyalar'a, bir bilim insanı olarak atandı arılardan biri onu soktu ve virüsten etkilendi. | Open Subtitles | الوكيل سكولي خصّص إلى الملفات المجهولة كعالم. لسع بأحد هذه النحل وأصيب بهذا الفيروس. |
| Eğer insanın genetik materyalini yeniden programlayacaksan bir taşıma sistemine ihtiyacın olur ve hiçbir şey bunu bir virüsten daha iyi yapamaz. | Open Subtitles | إن كنت ستعيد برمجة مورّثاً بشرياً، فيلزمك عامل توصيل ولا يوجد ما هو أفضل من فيروس. |
| Dünyayı vuran en güçlü ve en bulaşıcı virüsten bahsediyoruz burada. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن أكثر و أقوى فيروس معد من أي وقت مضى قد وقع على الأرض |
| Bence sen şu ortalıkta dolaşan virüsten kapmışsın. | Open Subtitles | أظن بأنه أصابكِ الفايروس المنتشر هذه الأيام |
| Yapabildiğimiz tek şey hayatta kalmak, virüsten uzak durmak. | Open Subtitles | كل ما يُمكننا فعله هو النجاة. التغلب على الفايروس. |
| Bilinen veya bilinmeyen binlerce virüsten biri olabilir. | Open Subtitles | واحد من آلاف الفيروسات المعروفة أو المجهولة |
| piyade birliklerinin virüsten korunmak için yaptırdıkları 50 tane duvar içinde yaşamımızı sürdürüyoruz. | Open Subtitles | قد بُنىّ جِداراً بإرتفاعِ خمسون قدماً من أجلِ حماية الناجين الغير مُصاببين بالفيروس. |
| Bilgisayar Meleği denilen biri virüsten kurtuluyor! | Open Subtitles | شىء يدعى ملاك الكمبيوتر يخلصنا من الفيرس |
| En fazla 5 ya da 6. Yani binlerce virüsten 6 tanesini seçmeliyiz. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن نحصر الاحتمالات في ستة فيروسات |
| ...yoksa kötü bir virüsten mi ...bilemiyordu | Open Subtitles | التأثير السيئ لورق الحائط او فايروس شرير |
| Sadece 23 dakika içinde, tam 236 kişi virüsten etkilendi. | Open Subtitles | ،خلال 23 دقيقة كان 236 شخص قد أصيبوا بالفايروس |