| Sydney bundan nefret etti. Bu yüzden o videoyu yaptı. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الذي جعلها تقوم بصناعة الفيديو ؟ |
| Ben de Richard'a söyledim, bu yüzden o kendisi buraya geldi. | Open Subtitles | أبلغت ريتشارد, وهذا هو السبب في انه جاء الى. هنا شخصيا. |
| Ona çocuk muamelesi yaptın baba ve bu yüzden o da öyle davranıyor. | Open Subtitles | انت تتعامل معه وكأنه صغير ابي وهذا هو السبب في تصرفه بهذه الطريقة. |
| - Kendin yapmalısın. - Yapıyorum. Bu yüzden o kadar pahalı. | Open Subtitles | ـ يجب عليك فعلها بنفسك ـ أجل، لهذا السبب كان باهظًا جدًا |
| Demek bu yüzden o da bizimle kehribardaydı. | Open Subtitles | إذن لهذا السبب كان موجودًا معنا في الكهرمان. |
| Şimdi ise Lindsey kariyerinde yükseldi, bu yüzden o daha başarılı. | Open Subtitles | لكن الآن مهنيةَ ليندساي إرتفعت كالصاروخ لذا هي أكثر نجاحاً |
| Demek istediğim bu yüzden o çöplüğe gelip seni oradan çıkardık ve buraya benim evime getirdik. | Open Subtitles | أعني ، لهذا ذهبنا إلى ذلك المكان القذر، و أخرجناكِ من هناك ، و أتينا بكِ إلى هنا. إلى منزلي. |
| Dün Porfiry rehin eşya bırakan kişileri sorguluyormuş dediğimde demek bu yüzden o kadar heyecanlanmıştın. | Open Subtitles | اذن هذا هو السبب, في انك انتفضت أمس حينما سمعتني أقول أن بورفير يستجوب الذين رهنوا أشياءا |
| İşte bu yüzden, benim gibi insanlar gitmeli ve bu yüzden o sahte düello düzenlendi batıyı temiz bir yaşam terk etmek için. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جعل الناس من أمثالي يذهبون وهذا هو السبب الذي جعلك نكرة أمام القتال لإخراجي من هذا الغرب نظيفاً |
| İşte bu yüzden, o kargaşaya girecek ve bir şeyler çekeceksin. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الذى سيضطرك أن تعود مجدداً لتلك الفوضى و تصور شيئاً |
| İşte erkekler bu yüzden o tür yerlere gider... | Open Subtitles | أترون ، هذا هو السبب الذي .. يذهب الرجال لأجله لهذه الأماكن |
| İşte, bu yüzden o mektubu sızdırmak istiyorum. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني يجب أن الإفراج الرسالة. |
| Galiba bu yüzden..o söndü | Open Subtitles | ربما هذا هو السبب في أن هاري أصبح منقرضاً |
| Bu yıldırımı birçok hedefi aynı anda vurmak için kullanabiliyor işte bu yüzden o çok korkulan bir ejderha. | Open Subtitles | يمكن أن تستخدم هذه الصواعق لضرب عدة أهداف في آن واحد وهذا هو السبب أنني اخشى هذا التنين |
| İşte bu yüzden o işi sana vermelilerdi. | Open Subtitles | لهذا السبب كان يجب أن يُقدّموا لك الوظيفة. |
| Bu yüzden o maske diğerlerinden daha aşağıda duruyordu. Alelacele yapmıştı. | Open Subtitles | لهذا السبب كان القناع أسفل البقية لأنه قام بتعليقه في عجلة من أمره. |
| Onu yazan altı kişiden sadece biriyim bu yüzden o kadar iyi. | Open Subtitles | أنا فقط واحد من الستة الذي كتبوا هذا ولهذا السبب كان رائعاً للغاية |
| Teknoloji departmanına transfer edildim, o yüzden o kadar tehlikeli değil. | Open Subtitles | لقد إنتقلت إلى القسم التقني , لذا هي ليست خطيرة إلى ذلك الحد |
| Çalışmak istiyordu, ve bu yüzden o bizim yeni garsonumuz. | Open Subtitles | لقد أرادت الوظيفة بشدّة. لذا هي نادلتنا الجديدة. |
| Bir keresinde onun boğazını sıkmıştı, bu yüzden o, onun, kendisini yine inciteceğinden korkuyordu. | Open Subtitles | , هو خنقها مرة , لذا هي كانت خائفة بأنه سيأذيها مرة آخرى |
| Demek istediğim bu yüzden o çöplüğe gelip seni oradan çıkardık ve buraya benim evime getirdik. | Open Subtitles | أعني ، لهذا ذهبنا إلى ذلك المكان القذر، و أخرجناكِ من هناك ، و أتينا بكِ إلى هنا. إلى منزلي. |