| Karın zarı ve ince bağırsak yırtığı şu sarımtırak rengini açıklayabilirdi. | Open Subtitles | تمزق الصفاق الغشاء المصلي الشفاف والوعاء الصغير قد يفسر لونك المستهجن |
| Bu adamın tek yırtığı rahim ağzında ya da kızlık zarında olur, abicim. | Open Subtitles | اخي ، الشئ الوحيد الذي تمزق في هذا الرجل هو عنقه ، او لربما غشاء بكارته.. أو قناة فالوب الخاصة به قناة فالوب : |
| Birazdan da karaciğerindeki yırtığı onarmak için erkek kardeşini yukarı çıkaracağım. | Open Subtitles | وأنا على وشك أخذ شقيقك للأعلى لإصلاح تمزق في كبده. |
| yırtığı hemen düzeltip kıskaçları alarak omurgaya kan akışını sağlamalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نعالج الشق و نزيل المشبك و نعيد تدفق الدم للعمود الفقري |
| O parşömende, Gözyaşı Taşı'nın taşıyıcısın Yeraltı Dünyası örtüsündeki yırtığı nasıl mühürleyeceğinin talimatları yazıyor. | Open Subtitles | إنها إرشادات إلى حامل "حجر (الصدع)"، كيفية إستخدامه لغلق الشقّ بين العالمين. |
| Mukoza yırtığı varsa deli gibi kanayacaktır. | Open Subtitles | لو أن هناك تمزق في الغشاء المخاطي سيكون هناك الكثير من النزيف |
| Gelmiyor ki. Aortik yırtığı düzeltiyor. | Open Subtitles | انه لن يأتي , انه ينهي عمليه تمزق ثلاثيه. |
| Mallory Weiss yırtığı var mı diye baryum görüntüleme yapmalıyız. | Open Subtitles | ينبغي لنا أن نعطيها حبّة الباريوم الملوّنة "لنكتشف اذا ما كان لديها تمزق في جدار المعدة |
| Mallory Weiss yırtığı var mı diye baryum görüntüleme yapmalıyız. | Open Subtitles | ينبغي لنا أن نعطيها حبّة الباريوم الملوّنة "لنكتشف اذا ما كان لديها تمزق في جدار المعدة |
| Her bir kalp atışı yırtığı birazcık daha büyütüyor. | Open Subtitles | كل نبضة لقلبه, تمزق هذا الشريان أكثر |
| Bir uzay-zaman yırtığı. | Open Subtitles | إنه تمزق في نسيج المكان والزمان. |
| Küçük bir kafa derisi yırtığı. | Open Subtitles | إنه مجرّد تمزق بفروة الرأس |
| Yarın Hunt'la beraber karaciğerdeki yırtığı onaracağız. | Open Subtitles | إذن , أنا و (هانت) سوف نقوم بعمليّة تمزق الكبد غداً |
| Mallory-Weiss yırtığı. | Open Subtitles | تمزق مالوري-ويس |
| Zamandaki yırtığı keşfettikleri zaman gönderdikleri roket. | Open Subtitles | الذي أرسلونه حينما أكتشفوا الشق الزمني |
| Taşı, örtüdeki yırtığı kapatmakta kullanacağız. | Open Subtitles | -نستخدم الحجر لإغلاق الشق الـّي بالحاجز . |
| Ben de onu yerine oturttum ve Dr. Ried aortunuzdaki yırtığı dikti. | Open Subtitles | و الآن أعدته و الدكتورة (ريد) قامت بترميم الشق الذي في شريانك الأورطي |
| Valdaire Parşömeni'nde Yeraltı Dünyası'ndaki yırtığı kapatabilmek için Taş'ı oraya götürmem gerektiği yazıyor. | Open Subtitles | "لفيفة (فالدير)" ، نصّت بأنّ عليّ أنّ آخذه إلى هناك لأغلق الشقّ على العالم السفليّ. |